Tüm havacılara ve havacılık gönüllülerine selam olsun! Bu dergide yazı yazmaya başlamak benim için son derece heyecan verici, eh biraz da ürkütücü tabii ki. Ancak her şeye rağmen bildiklerimi ve deneyimlerimi başkalarıyla paylaşabilmek benim için çok güzel bir fırsat.
Kısaca kendimden bahsedecek olursam, 1982 İstanbul doğumluyum. Yani 33 yaşındayım ama 32 yaşında planör pilotu oldum. Buradan anlaşılacağı üzere, havacılıkta, sağlığınız yerinde olduğu sürece, yaş sınırlaması yoktur. Peki, neden planörü seçtim? Sanırım kokpitiyle yolcu uçağını anımsattığı için. Bu durumda anlatmaya ilk önce kokpitinden başlamak gerekiyor. Ama önce size biraz Türk Hava Kurumu’ndan bahsetmek istiyorum. Planör Uçuş Okulu, 1935 yılında Ankara’da kurulmuş olup, şu anki faaliyetlerini uzun yıllardır İnönü, Eskişehir’de sürdürmektedir. Hani şu İnönü Savaşlarının olduğu yer. Henüz askerliğini yapmamış erkekler için, askerlik stajı, kızlar içinse görüp görebilecekleri tek askeri eğitimin benzeri bu okulda uygulanmaktadır. Sabahları saat 6’da kalkmak, içtimaya gitmek, sabah sporu ve dua etmeden yemeğe başlamamak, yemek bittikten kısa bir süre sonra brifing salonuna geçip, yer derslerine başlamak, bütün gün uçmaktan bahsetmek ve sonunda uçamamak, akşam da erkenden yatıp uyumak zorunda olduğunuz, üzerinizden eşofmanların çıkmadığı, tadıp tadabileceğiniz belki de en zevkli eğitim kampının olduğu yer; İnönü!
En çok duyduğunuz cümleler;
- Herkes hangara, planör itmeye!
- Saat 10’da pist başı yapıyoruz!
- Hocam, pist başına ne zaman gideceğiz?
- Yere çakılmayız değil mi?
- Oto vinç bizi nasıl fırlatacak?
- Rüzgar kesilirse ne yapacağız?
- Off bu çok ağır, motor olmadan bununla nasıl havada uçacağız?
- İniş sert mi?
- Uçuştan önce çok yağlı yemeyin gençler!
Planörün kokpiti motor olmadığı için çok sadedir. Kokpit; sürat saati, altimetre, varyometre, pusula, telsiz ve bir dönüş göstergesinden meydana gelmektedir. Planör pilotu, bu göstergeler olmadan bir hiçtir. Hayatımız buradaki sayılara bağlı!
Daha neler neler… İçinizde bu eğitimi alanların yüzündeki tebessümü tahmin edebiliyorum. Bunları yazarken, ben de özlemle gülümsüyorum. Bu giriş yazısından sonra, artık rotamızı planörcülüğe çevirebiliriz. Hadi bakalım, istikamet gökyüzü!
Aklınıza gelen ilk sorunun planörün neye benzediği olabilir. Planör, son derece basit tanımıyla, motorsuz ve süzülerek yol alma yeteneğine sahip bir hava aracıdır. Bu hava aracının motorsuz nasıl uçtuğu ise aklınıza gelecek muhtemel ikinci sorudur. Dar gövdesi, planörün havayı kolayca yarmasını sağlar, kanatları ise kaldırma kuvvetinden daha fazla faydalanabilmek için ince ve uzun olarak tasarlanmıştır. Planörün motoru olmadığından kanat şekilleri havada kalmasına yardım etmelidir. Tabi bir de rüzgar sağ olsun!
Planörün kokpiti motor olmadığı için çok sadedir. Kokpit; sürat saati, altimetre, varyometre, pusula, telsiz ve bir dönüş göstergesinden meydana gelmektedir. Planör pilotu, bu göstergeler olmadan bir hiçtir. Hayatımız buradaki sayılara bağlı! Sürat saatine bakarak, isminden de anlaşılacağı üzere süratimizi ölçeriz, altimetreye bakarak kaç metre yükseklikte olduğumuzu öğreniriz, varyometre sayesinde tırmanış, alçalış ve düz uçuş bilgilerini alırız. İyi kalibre edilmişse, düz uçuşta sıfır değerini gösterir. Pusula, tabii ki, kuzey, güney, doğu ve batı yön bilgisini verir. Ne yöne doğru uçtuğumuzu pusula sayesinde anlarız. Telsiz, her uçakta olduğu gibi planörde de haberleşme için kullanılır. Dönüş göstergesi ise, manevralardaki yatışların kaç derece olduğunu gösterir. Günümüzde kullanmakta olduğumuz planörler kontraplak ve fiberglas gibi çok hafif malzemelerden üretilmektedir.
Sizlere anlatmak istediğim öyle çok şey var ki! Bu deneyimleri, en can alıcı noktalarına kadar yazmayı planlıyorum. İlk yazımda sadece birkaç noktaya hafif temas etmiş oldum. Bundan sonra, bu yazıların devamının hem bilgilendirici hem de eğlenceli olması için elimden gelenin en iyisini yapacağıma dair, size havacı sözü veriyorum. Aklımız hep havada olsa da, bu cümle havada kalmayacaktır. Bir sonraki ay görüşmek üzere... Şimdilik, size kendi tasarladığım bir “keep calm “ ikonu ile veda ediyorum. Havalı günler!