SİVİL HAVACILIKTA DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE VERİ ANALİZİ
Dijital platformların yükselişi ekonominin bütün sektörlerini değiştirmekte; her geçen gün daha fazla endüstri, işlerini yönetmek, yeni ortaklar bulmak, kaliteyi yönetmek, pazarlama ve müşteri destek fonksiyonlarının performansını iyileştirmek için platformlarını adapte etmektedir. Havacılık endüstrisinde geleneksel olarak verinin büyük ve önemli bir rolü vardır. Süreç yönelimli bir endüstri olarak havacılık dünyası, işleri yönlendirirken veri toplama, yorumlama, analiz etme ve veriden gelir elde etmeye dayanır.
Dijital teknolojilerin değiştirdiği bir endüstri de hızla gelişen ve büyüyen havacılık endüstrisidir. İlk otomatik bagaj sıralama sistemleri 1990’larda ortaya çıkmıştır. 2000’li yılların başından bu yana, e-biletler kâğıt biletlerin yerini almış, biniş kartı mobil ortama taşınmıştır. Gerçek zamanlı bagaj takibi uygulanmaya başlamıştır.
Ticari havacılık sektöründeki yoğun rekabet sektör paydaşlarını marjları sınırlandırarak ve maliyet verimliliğini artırarak fiyat üzerinden yoğun bir şekilde rekabet edebilmek için yeni iş modelleri oluşturmaya yönlendirmiştir.
Günümüzde bağlı yolcu (connected traveller), akıllı havalimanı, “self servis” havalimanı, terminal içi lokasyon bazlı hizmetler ve yönetim süreci görselleştirmesi gibi terimler yaygın olarak kullanımdadır. Ancak dijital dönüşüm dendiğinde ayrı, fakat iç içe geçmiş üç etken sözkonusu olmaktadır: Dijitalleştirme (Digitisation), Bağlanabilirlik (Connectivity) ve Veri (Data).
2018 yılında Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), üyeleriyle birlikte çalışarak dijital müşterilerin beklentilerini karşılamak için süreçlerini tamamen yeniden tasarladıktan sonra, 2025’te bir havayolu şirketinin nasıl görünebileceğini temsil eden “dijital havayolu” vizyonunu ortaya koydu. Bu vizyon, müşteri deneyiminin nasıl görüneceği hakkında da tetikleyici açıklamalar içermektedir.
Dijital havayoluna götüren süreç itici etmenler ve zorluklar içerir. Bir itici etmen, dijital müşteri deneyimini iyileştirerek beklentileri karşılama yeteneğidir. Yeni bir dünyaya geçişi kaçırmanın korkusu da bir başka itici etmendir.
Dönüşümün zorluklarından biri ise, doğru anlayış ve doğru becerilere sahip olmaktır. Birçok değişiklik, onlarca yıldır var olan süreçleri etkilemekte, insanların farklı düşünmelerini, farklı bir gelecek hayal etmelerini ve işe yarayan bir şeyi değiştirme riskini almalarını zorlaştırmaktadır.
Önerilen çözüm, mevcut iş yapma tarzını artık unutmaktır. İşe yaramadığı için değil. İşe yaramaktadır çünkü mevcut iş yapma tarzı saatte 800 km hızla insanları bir yerden diğer bir yere güvenli bir şekilde taşımayı sağlamaktadır. Ancak bu endüstrinin son 10 yılda başarılı olmuş olması, önümüzdeki 10 yıl için başarıyı garanti etmemektedir. Havayolu ürünlerinin şu anda nasıl dağıtıldığı ve müşterilerle nasıl etkileşim kurulduğu unutulmalıdır. Yeni şeyler ancak zihinlerimiz yenilendiğinde inşa edilebilir.
Ticari havacılık, Orijinal Donanım İmalatçılarının (OEM) dijital platformlar, yeni ekosistemler ve uygulamalar geliştirmesiyle sonuçlanan önemli bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Neredeyse ticari havacılığın tüm faaliyet alanları dijital dönüşüm içindedir. Havacılık paydaşları dijital dönüşümün her aşamasında çeviklik, şeffaflık ve sistemlerin daha fazla entegrasyonu sayesinde gelişmiş iş performansı ve verimli operasyonlar sağlayan faydalar elde etmektedir. Bu bağlamda “connected aviation” merkezi temadır ve dijital dönüşüm girişimleri rekabet avantajları elde etmek ve yeni yollarla farklılaşmak için bu tema etrafında gelişmektedir.
Bağlanabilirlik (connectivity) ticari havacılık ekosisteminde daha yaygın hale gelmekte ve dijital dönüşümün anahtar konuları olan yapay zekâ, büyük veri analitiği, bulut, nesnelerin interneti (IoT), siber güvenlik, mobilite ve blokzincir bileşenlerinin potansiyel uygulamalarının denenmesinde hızlı bir artış sağlamaktadır.
Bu sürecin etkisi, iyileştirilmiş ürün ve hizmetlerle tedarik zincirinde, daha fazla yolcu deneyimiyle uçuş sırasında, artırılmış yönetim performansı ile havalimanında ve en önemlisi düşük bakım, işletme ve servis maliyetleri sayesinde uçakta daha fazla operasyonel verimlilik olarak belirgin bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
Her gün artmaya devam eden dijital dönüşüm girişimlerinde dijital uçuş rotası optimizasyonu, öngörücü bakım ve uçak sistemlerinin optimizasyonu gibi uygulamalar gündeme gelmektedir.
Havayolları, bağlı (connected) yolcunun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için yolcu merkezli bir yaklaşıma yönelmektedir. Seyahat acenteleri de dahil olmak üzere tüm kanallarda havayolu ürünleri ve yardımcı işletmeler farklılaşmaktadır.
SİVİL HAVACILIKTA BÜYÜK VERİ
Havacılık endüstrisinde geleneksel olarak verinin büyük ve önemli bir rolü vardır. Süreç yönelimli bir endüstri olarak havacılık dünyası, işleri yönlendirirken veri toplama, yorumlama, analiz etme ve veriden gelir elde etmeye dayanır. Sektör paydaşları olan havayolları, havalimanları, uçak imalatçıları, tedarikçiler, hükümetler ve diğerleri operasyonel planlama ve yürütme faaliyetlerinde veriye bağlıdır.
İnternet ve yapay zekânın gelişmesinden çok önce de havayolu endüstrisi her zaman tartışmasız şekilde teknoloji ve yeniliğin ön saflarında yer almıştır. 1970’lere kadar, havayolları seyahat acentelerini, koltuk envanterine gerçek zamanlı olarak ulaşabilecekleri şekilde ana bilgisayarlarına ve yolcu bilgilerine erişmelerine imkân vermek üzere dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarına bağlamayı başarmıştı. Yapay zekâdan önce de uçaklar kalkış yapabiliyor, dünya etrafında uçabiliyor ve otopilotla güvenli bir şekilde iniş yapabiliyorlardı. Havayolları sadakat programlarında ve verim yönetiminde zamanın en yeni teknolojilerini kullanan liderler olarak öne çıkıyordu.
IATA’ya göre, eğer bir havayolu şirketi tüm koşulları “görebiliyorsa” ve hızlı kararlar alabiliyorsa, filosunu havada tutarak işletme verimliliğini büyük ölçüde artırabilir. Bir uçağın yerde olması işletmecisine çok maliyetli olmaktadır.
IATA, büyük veri gibi yeni teknolojilerin avantajlarından yararlanacak şekilde farkındalığı artırarak, havayollarını ve daha geniş bir değer zincirini desteklemeye isteklidir. Akademiyle ve start-up şirketlerle yakın ilişkiler, pilotlar, konsept kanıtlama, uygulamalı araştırma ve geliştirme ile yenilikçiliği hızlandırmayı hedeflemektedir. Günümüzde büyük veri, havacılık değer zincirinde havayolları ve diğer kuruluşlar için mevcut ve yeni iş yeteneklerini geliştiren kapsamlı bir teknolojidir. Ticari havacılık endüstrisi büyük veri yeteneklerinin yeni zirvelere ulaştığı ve iş yapma biçimlerinin üzerinde büyük etkide bulunacağı bir döneme girmiştir.
Havayolu endüstrisi, yoğun rekabet altında son derece ince marjlarla faaliyet göstererek yüzde birin altında bir birikimli kâr marjıyla her yıl milyarlarca avro gelir elde eden zor bir alandır. Söz konusu yoğun rekabet, şirketleri para kazanmak, biriktirmek ve verimliliği artırmak istediklerinde büyük verinin sağladığı avantajlara odaklayarak yenilikçiliğe yol açmaktadır.
Endüstride üretilen veri miktarı ciddi oranda artarken, sektördeki şirketler de büyük veri kullanımını artırarak daha verimli hale gelmekte, varlıklarını daha iyi kullanmakta ve dolayısıyla maliyetlerini düşürüp gelirlerini yükseltmektedir.Küresel havacılıktaki karmaşık ve eşzamanlı veri kümeleri, havacılık veri tabanlarının oluşturulması, sıralan-ması ve madenciliği konusunda önemli düzeyde teknik ve insani zorluklar yaratır. Havacılık veri kümelerinin büyüklüğü ve özellikleri, masaüstü bilgisayar becerilerinin de ötesine geçmiştir. Veriler toplandıktan sonraki zorluk analitiktir. Büyük veri analitik metotları, veri depolama ve hızlı yanıt veren veri madenciliğine yönelik yazılım çözümlerinin uygulanması bu zorluğu giderebilir. Büyük veri analitiği, havacılık endüstrisine ölçeklenebilirlik, genişletilebilirlik ve sorgu yeteneklerini sağlar.
Havacılık endüstrisinde büyük veriden edinilen bilgiler hem üreticiler (Airbus, Boeing gibi) hem de havayolu şirketleri için faydalıdır. Üreticilerin avantajları arasında; Mühendislik, Tedarik zinciri, satış sonrası ve program yönetimi yer almaktadır. Havayolları için ise uçuş operasyonları, filo yönetimi, bakım, envanter yönetimi, pilot ve kabin ekibi yönetimi olarak belirtilebilir.
Bir havayolu şirketinin operasyonel tarafı, hem yönetsel hem de matematiksel birçok zor problemi içeren çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Otomatik sensörler ve bilgi iletişim teknolojileri güvenlik kontrolü, lojistik, rota planlama ve bakımdan yakıt ikmaline kadar tüm uçuş hizmeti boyunca mühendislere ve yöneticilere yardımcı olabilecek büyük miktarda gerçek zamanlı veri oluşturur. Yukarıda belirtilen nedenlerle, havacılık endüstrisinin dijital dönüşümün sacayağından biri olan büyük veri ve ilgili diğer teknolojilerden faydalanması şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte, havayolları ve havalimanları büyük veri analizine yönelik gelişmiş sistemler kullanmak için sınırlı yeteneklere sahiptir.
Halen büyük veri analizlerinin uygulanmadığı birçok havayolu bakım organizasyonu bulunmaktadır. Bu tür organizasyonlar yılın başında yapılmış ve sadece ihtiyaç duyulan yedek parça ve malzemeden oluşan bir planı kullanmaktadır. Ancak bu tamamen güvenli değildir. Yıl boyunca tahmin edilemeyen arızalar meydana geldiğinde, parçaların stok azlığı nedeniyle uçakların zamanında tamir edilmesi daha zordur. İhtiyaç raporlarını takiben gereken parçaların diğer uçaklardan alınmak zorunda kalınması işçilik ve zaman gerektirdiğinden ek maliyetler oluşturur ve gecikmelere yol açar.
Büyük veri havayolu ticaretinde müşteri deneyimini de değiştirmektedir. Bu nedenle, “havayolları müşterilerine ait verileri toplamakta çok başarılı ancak bunları kullanmakta başarısız tespiti” de artık geçerliliğini yitirmektedir. Müşterisi ile olan diyaloğunu güçlendirmek, onlarda bir aidiyet duygusu oluşturmak için havayolları geç de olsa ellerindeki bu hazinenin kıymetini anlamıştır.
Havayolu sektörü başından beri müşteri deneyimi konusunda oldukça uzmanlaşmış ve yıllardır uçuş öncesinden başlayarak uçuş sonrasına kadar sağladığı hizmetleri ve sadakat programlarını başarıyla uygulayan bir endüstridir. Bu açıdan, müşterilerini memnun edebilmek amacıyla büyük veri analizinin sihrine hiç şüphesiz en çok ihtiyaç duyan sektörlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bundan 15 yıl önce neredeyse sadece yolcu adı ve soyadı ile sınırlı olan havayolu ve yolcu arasındaki ilişki, günümüzde başta sosyal medya olmak üzere diğer iletişim teknolojileriyle üst seviyeye çıkmıştır.
Bugün havayolları, müşterileri hakkında tonlarca bilgi toplamaktadır. Farklı kaynaklardan ve eylemlerden elde edilerek üretilen verileri (rezervasyonlar, güzergâh-lar, konaklama, sorgulamalar, ulaşım, fiyat, iptaller, müşteri geribildirimi, coğrafi konum vb.) akıllıca işlemeye başlamışlardır.
Buna ilave olarak sosyal medyanın da yolcu bağlılığını artırmada ne kadar etkili olduğu görülmüştür. Daha düne kadar facebook, twitter, instagram gibi sosyal paylaşım platformlarına mesafeli duran havayolları bugün bu kanalları etkin şekilde kullanmanın yolunu keşfetmiştir. Yolcunun sosyal statüsü ve ekonomik durumunu ayrıntılı bir biçimde analiz ederek, bunu kendi lehine fırsata çevirmenin yollarını bulmuştur. Günümüzde havayollarında her yolcu hakkında kişisel bilgilerinden seyahat alışkanlıklarına, özel zevklerinden uçakta yiyecek ve içecek tercihlerine, otel ve araç kiralama alışkanlıklarına kadar çok değerli veriler bulunmaktadır.
Bu bilgilerin analizi, havayollarının sadece yolcularını daha iyi segmentlere ayırmasını değil, aynı zamanda her müşteriye kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmasını sağlar. Havayolu ile yolcu arasındaki birebir ilişki, müşteri memnuniyetini artıran olağanüstü bir sadakat oluşturur. Havayolları, daha önce hiç olmadığı şekilde müşterilerini, davranışlarını ve tercihlerini anlayabilmektedir.
Büyük veri analizi, çoğu şirket için oldukça zorlu bir süreç olmasına rağmen ticari havacılık sektörünün evrimini yöneten ana faktörlerden birisidir. Maliyetleri düşürme, işletme verimliliğini artırma ve güvenliği artırma aracı haline gelmiştir.