Meşhur Resimli Ay Dergisinin Mayıs 1924 tarihli sayısında yayınlanan havacılıkla ilgili bir yazı, uçaklar sayesinde dünyanın nasıl küçüldüğüne dair önemli bilgiler sunuyor. İmzasız olarak yayınlanan “Tayyare ile Dünyayı Dolaşıyorlar” başlıklı yazı Yirminci Yüzyılın ilk çeyreğinde gelişen havacılığın insanları nasıl şaşırttığının da bir göstergesi… Amerikalılar ve İngilizler tarafından başlatılan tayyare ile devr-i âlemin Türkiye’deki yansımasını öğrenelim ve başarıyla tamamlanan Amerikalıların girişiminin kahramanlarını tanıyalım…

 

İsmini bilmediğimiz yazarımız, başlığın altında kullanılan spotta, dünya ile ülkemizi kıyaslayarak, dünyadaki gelişmeleri “ibretle izlenmeye değer” olarak niteliyor: Bir taraftan Amerikalılar, diğer taraftan İngilizler tayyare ile dünyayı dolaşmak üzere yola çıkmış bulunuyorlar. İstikbalde tayyarelerin oynayacağı mühim rolü gösterecek olan bu devr-i âlem seyahati, henüz kağnı devrinde bulunan ufku dar, dünyası küçük bizler için ibretle temaşaya değer bir şeydir.”

 

Yazısına tarihi bir değerlendirme ile başlayan yazarımızın yazısı şöyle:

“Vaktiyle insanların ufku dar, dünyası küçüktü. Hayat zaman ve mesafe mefhumları içinde hapsolmuş kalmıştı. Bu dar ufuk insanlarda batıl itikatlar, yanlış akideler tevellüt etmiş, Kaf dağının arkasında bir cin dünyası bulunduğu itikadını tevellüt etmişti. İnsanlar ilk dünyayı devr (dünya seyahati) için seyahatler tertip ettikleri zaman bu batıl itikatların istinatgâhı (dayanağı) kalmadı, ufuk genişledi. Fakat dünya küçüldü. Erişilmez zannedilen mesafeleri kat etmek, bir hafta, bir gün, bir saat meselesi oldu. Şimdi artık bu’d-i mesafe mefhumu (mesafenin uzaklığı kavramı) hayret-bahş (hayret veren) bir derecede değişmiştir. İnsan dehası için tabii mânialar (doğal engeller) kalmamış, bir mahalli diğerinden ayıran engeller hep yıkılıp mahvedilmiştir.


ABD Başkanı Calvin Coolidge, Eylül 1924"te turun sonuna doğru Washington DC"ye iniş yapan uçaklarla…

 

Bu’d-i mesafe (mesafenin uzaklığı) mefhumunu kaldırmaya en ziyade yardım eden ihtira’attan (önceden bilinmeyen yeni icat) birisi de tayyareler olmuştur. Tayyare uzaklık, yakınlık tanımayan, birbirine uzak kıtaları yakınlaştıran, insanları birbirine daha seri ve daha sehil (düz doğrudan) bir surette tanıtan bir vasıta olarak tanınmıştır.

Fakat bu seri nakil vasıtasını, şimdiye kadar hep olduğu gibi, evvela harp aleti olarak kullanmışlardır. Dünyaya harpten ziyade sulh getirmek isteyen ve bütün gayeleri sükûn içinde çalışıp para kazanmaktan ibaret olan Amerikalılar tayyarelerin harpten ziyade sulhta kullanılabilecek faydalı bir silah olduğunu ispat hevesine düşmüşler ve münhasıran (sadece) Amerika ordusunun harp tayyareleri ile bir devr-i âlem (dünya) seyahati tertip etmişlerdir (düzenlemişlerdir). Bu seyahati tertipten maksatları tayyare ile seyr-ü seferin selamet ve emniyetini anlatmak, en çapraşık iklimlerde bile ticaret için tayyareden istifade edilebileceğini göstermektir.

 

Fakat hiçbir şeyden geri kalmak istemeyen İngiltere de derhal Amerikalıları taklide yeltenmişler ve onlar da ikinci bir devr-i âlem seyahati tertip etmişlerdir.

Bu iki gruptan birincisi Amerika’nın garbından Nisanın birinde hareket etmiştir. Seyahate dört tayyare çıkarılmıştır. Bunlardan biri hava arızaları veya makine bozuklukları dolayısıyla tevkif ettiği (durdurulduğu) takdirde diğerleri seyahate devam edecekler ve her halde bu devr-i alem seyahatini muvaffakiyetle neticelendirmeye çalışacaklardır. Bu maksatla Amerika hükümeti altı ay evvelinden hazırlığa başlamış, tayyarelerin yol üzerinde tevkif edilecekleri (durdurulacakları) konak mahallerinde tertibat almıştır.

 

Bu cümleden olarak bütün mühim tevkif merkezlerinde benzin, gaz, erzak, tamir garajları tedarik edilmiştir (hazırlanmıştır). Bu seyahat altı ay sürecek ve tayyareler haziran sonlarına doğru İstanbul’a geleceklerdir.

Tayyarelerin kat edecekleri mesafe 26 bin kilometredir. Amerika tayyareleri evvela Amerika’nın garbından seyahate başlayacak, Bahr-i Muhit-i Kebir’i (Büyük Okyanus’u) geçtikten sonra Japonya, oradan Hindistan’a, ba’de (sonra) İran tarikiyle (yoluyla) Türkiye’ye geleceklerdir. Buradan Romanya veya Bulgaristan tarikiyle (yoluyla) Yugoslavya, Merkezî Avrupa, Fransa ve İngiltere’ye gidecek, oradan da Bahr-i Muhit-i Atlasî’yi (Atlas Okyanusu’nu) geçerek Amerika’ya avdet edeceklerdir (döneceklerdir).


Chicago, Boston II ve New Orleans adlı uçaklar, 8 Eylül 1924"te Long Island yolunda…

Bu satırları yazdığımız günlerde tayyareler Çin dâhilinde seyahatlerine devam etmekte idiler. Şimdi de Hindistan’a varmış olmaları lazım gelir.

İngiliz tayyareleri tamamen aksi bir istikamet (ters bir yön) takip ettiler. Onlar evvela İspanya’ya geçtiler. Oradan Bahr-i Sefid’i (Akdeniz’i) geçerek Asya’ya dahil olacak Amerikan tayyarelerinin takip ettiği yolu aksi istikametten takip ederek Hindistan, Japonya üzerinden Amerika’ya geçeceklerdir.


İlk dünya turunun kahramanlarından Chicago…

Bu seyahatin birçok tehlikeleri vardır. Bahr-i Muhit-i Kebir (Büyük Okyanus) ve Bahr-i Muhit-i Atlasî’yi (Atlas Okyanusu’nu) geçmek için yolda konak ittihaz ettikleri (kabul ettikleri) mahaller küçük adalardır. Sonra şimal (kuzey) denizlerinde sis o kadar kesif (yoğun) ve o kadar kuvvetlidir ki tayyarelerin bu kalın sis tabakasını yarıp geçmeleri hayli güç bir iştir. Bu itibarla bu tayyare seyahati birçok tehlikeler göze alarak tertip edilmiş bir şeydir.

Acaba bütün dünyayı dolaşmaya muvaffak olacaklar mıdır? Bu da henüz halledilememiş bir meseledir. Çünkü tayyareler daha başlangıçlarında makine arızalarına uğramışlar ve mein (inilecek yer) konak mahallerine varamadan karaya inmeye mecbur olmuşlardır. Gerek İngiliz, gerek Amerikan tayyareleri daha ilk haftalarında böyle kazalar geçirmişlerdir. Ma’mafih (bununla beraber) tayyarecilerin imanı çok kuvvetli görünüyor, bütün bu müşkül (zorluk) ve mânilere (engellere) rağmen seyahate devam azminde bulunduklarını söylüyorlar.

 

Şehrimize gelecek olan Amerikan tayyareleri için Ayastefanos’ta (Yeşilköy’de) tedabir-i lazıme (gerekli tedbirler) alınmıştır. Tayyareler Ayastefanos Tayyare Meydanına ineceklerdir. Yalnız yolda uğrayacakları muhtemel arızalara binaen buraya seyahatin iptidasında (öncesinde) çizilen program mucibince (gereğince) haziran sonlarına doğru varıp varmayacakları cây-ı şüphedir (şüpheli noktadır).

Fakat ne de olsa bu adamlar Konya ve İstanbul’a uğrayacak ve Bağdat’tan İstanbul’a kadar bütün Anadolu’yu dolaşacaklardır. Henüz kağnı devrinde bulunan bizler için Anadolu’yu da ihtiva eden (içeren) bu seyahat merak ve ibretle takip edilmeye değer bir şeydir.”

 

Uçakların 11 Temmuz 1924 günü İstanbul’a uğradığı bazı kaynaklarda belirtiliyor (http://fly. historicwings.com/2012/08/the-locatelli-rescue/) ama bizim gazetelerde Kurban Bayramı dolayısıyla yayınlanmadıklarından olacak, uçaklardan bahseden bir haber bulamadım.

 
Suya inişten sonra yakıt ve yağ ikmali zahmetli bir iş...

UÇAKLA İLK DÜNYA TURU

6 Nisan 1924"te sekiz ABD Ordusu pilotu ve mekanik görevliler, uçakla ilk dünya turu için Washington Seattle"tan ayrıldılar. Yolculuk 175 gün ve 74 durak sonra 28 Eylül"de tamamlandı. Toplam 27.550 mil yol kat etmişlerdi.

Uçakların isimleri Amerikan şehirlerinden seçildi ve her biri bir uçuş numarası taşıyordu: Seattle (1), Chicago (2), Boston (3) ve New Orleans (4). Uçaklar kutuptan tropikal iklim iklimlerine kadar her iklimde Pasifik, Hint ve Atlantik okyanuslarında uçtular.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği