Thumbnail
  • 15.04.2025

Yıl 1964… Kıbrıs’ta Türkler’e karşı başlatılan saldırıları sonlandırmak için Eskişehir’deki Birinci Hava Üs Komutanlığı’ndan havalanan Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in F-100 jet uçağı, Kıbrıs semalarında iken Rum uçaksavar ateşi ile vurulur. Ve o, Kıbrıs’ta ve Türkiye’nin her yerinde sonsuza kadar ölümsüzleşecek bir kahramandır artık…

 “Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz” 

Bülent Ecevit / TC. Başbakanı, 1974

Bülent Ecevit’in bu sözleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı Kıbrıs Barış Harekâtı’nı dünyaya duyuran tarihe geçmiş sözleri. Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekâtı yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974’te başlattığı Kıbrıs Barış Harekâtı, Yunanistan’ın Kıbrıs’ı ilhakını engellemek, Kıbrıs’ta Türkler’e karşı başlatılan saldırıları sonlandırmak ve Kıbrıs Türkleri’ne sahip çıkmak için yapılan cesurca bir adımdır. Elbette bu harekatı mümkün kılan her bir unsur kadar, barış uğrunda canını feda eden 498 Türk askeri, 70 Kıbrıslı mücahit ve 270 Kıbrıslı Türk de hepimizin kalbinde yer etmiştir.  

Kuşkusuz bu harekatın akılda bıraktığı çok hikaye var. Ancak havacılık tarihimiz açısından Kıbrıs Barış Harekatı’nın anlamını katbekat artıran kahramanlar da var bu hikayeler içinde. İşte Cengiz Topel, Kıbrıs denilince akılda kalan en önemli şahsiyetler arasında yerini alır. Türkiye’nin barış götürmek için düzenlediği hava harekatından tam 10 yıl önce, 1964 yılında Kıbrıs’ta yapılan harekata katılan ve ‘yavru vatan’da  şehit olan ilk havacıdır Cengiz Topel. Türkiye’nin her yerinde adı yaşatılan ölümsüz bir kahraman…

 Asker ve havacılık hayalleri… 

Türkiye’nin ilk hava harp şehidi pilotu olan Cengiz Topel’in hikayesinin en başına gidelim önce. Tütün eksperi olarak Tekel’de çalışan Trabzonlu Hakkı Bey ile ev hanımı olan annesi Mebuse Hanım’ın dört çocuğundan üçüncüsü olarak 2 Eylül 1934 tarihinde babasının görevli olarak bulundukları İzmit’te dünyaya gelir. Çocukluğunun bir kısmı Balıkesir’de Bandırma ve Gönen’de geçer. İlkokula Bandırma’da başlar, sonra babasının görevi dolayısıyla Gönen’e taşınırlar. Gönen’de Ömer Seyfettin İlkokulu’nda öğrenimine devam ederken babasının vefatının ardından annesiyle birlikte İstanbul’a taşınırlar. İlk ve orta okulu Kadıköy Haydarpaşa’da bulunan Yeldeğirmeni İlkokulu’nda 1940 yılında bitirir. Liseye Haydarpaşa Lisesi’nde başlayan Topel’in hayali Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir mensubu olmaktır ve bunu gerçekleştirmek için Haydarpaşa Lisesi’nden ayrılarak Kuleli Askeri Lisesi’ne gider. Topel, askeri lisede aldığı başarılı dereceler sonunda 1953 yılında liseyi bitirir. Daha sonra aynı yıl içinde yüksek öğrenim için Kara Harp Okulu’na gider ve buradan da Türk ordusunun bir mensubu olarak 1955 yılında asteğmen rütbesiyle mezun olur. Cengiz Topel, böylece ilk hayalini gerçekleştirmiştir. Ancak onun gözü çocukluğundan beri gökyüzündedir. Çocukken gördüğü uçaklar onu çok etkiler ve bu hülyasını gerçekleştirmek için askeri okul sonrasında havacı sınıfına yönelmesine neden olur. 1956 yılında teğmen olan Topel’in Türk Hava Kuvvetleri’nde pilotluk yapma arzusu, onu Kanada’ya kadar götürür. Pilotluk eğitimi için gittiği Kanada’da eğitimini başarılı bir şekilde tamamlar ve 1957 yılında yurda döner. Türkiye’ye döndüğünde ilk görev yeri Samsun’dur. Samsun’da bulunan Merzifon Hava Üssü’nde hava pilotu olarak göreve başlar. Samsun’da görev yaptığı yıllarda üsteğmenliğe yükselir. Burada gerçekleştirdiği başarılı çalışmaların ardından 1961 yılında ikinci görev yeri olan Eskişehir’de bulunan Birinci Ana Jet Üssü’ne atanır. Burada da iki yıl görev yaptıktan sonra yüzbaşı olarak terfi alır. 

 Topel’in Türk Hava Kuvvetleri’nde pilotluk yapma arzusu, onu Kanada’ya kadar götürür. Pilotluk eğitimi için gittiği Kanada’da eğitimini başarılı bir şekilde tamamlar ve 1957 yılında yurda döner.

Kıbrıs’ta ‘Enosis’ gerilimi

1964 yılına gelindiğinde Türkiye’nin Yunanistan ile arasında Kıbrıs gerilimi yaşanmaktadır. Kıbrıslı Rumlar’ın kurduğu ‘EOKA’ isimli örgütün, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama girişimi olan ‘Enosis’i gerçekleştirmek için Ada’da yaşayan Türk köylerine baskınlar düzenlemesi, Türkiye tarafında büyük bir rahatsızlık yaratır. Taraflar arasındaki diplomatik girişimler de sonuçsuz kalınca, hem Ada’da yaşayan Türkler’in güvenliğinin inşası hem de Ada’da bir oldu bitti yaratılmasından duyulan rahatsızlık karşısında Türk Hava Kuvvetleri’nin Kıbrıs’taki Rum hedeflerini imha etmesi kaçınılmaz bir hal alır. İşte çok genç bir havacı subay olan Cengiz Topel de, Türk Hava Kuvetleri’nin Erenköy ve Gemikonağı Limanı’nı kıskaca alan Rum hedeflerini vurmak için görevlendirdiği ve Eskişehir’de harekat için hazır bekleyen 112’nci filoda yer alan pilotlardan biriydi. Saat 16.30 dolaylarında Yüzbaşı Cengiz Topel liderliğinde Üsteğmen İzzet Öztarhan, Yüzbaşı Mehmet Konedralı, Üsteğmen Ethem Sancar’dan oluşan dörtlü kuvvetler, Birinci Hava Kuvveti Komutanı Tümgeneral Muhsin Batur tarafından brifinge alınır. Hedefleri, Gemikonağı Limanı bölgesinde olan hücumbotlara ikinci dalga olarak taarruz gerçekleştirmektir. O gün yedek isim olarak birifinge katılım gösteren üsteğmen Şevket Yavuz, daha sonra kendisiyle yapılan bir mülakatta Cengiz Topel’in o gün hiç olmadığı kadar sessiz olduğunu ifade eder. 

EOKA’nın bitmek bilmeyen saldırılarına son vermek için Eskişehir’den havalanan F-100D ve F-100F savaş uçaklarından birini kullanan 112’nci filonun lideri Topel, aynı koldaki üç arkadaşıyla birlikte aldığı emirleri yerine getirmek üzere Kıbrıs’a doğru Rum hücümbotlarına uyarı uçuşu gerçekleştirmek ve Erenköy ve Gemikonağı’nda yaşayan Türkler’e umut ışığı olmak için Rum hücümbotlarına uyarı uçuşu gerçekleştirmek için saat 17.00-18.00 dolaylarında yola koyulmuştu. 

Kıbrıs semalarında

Tarih 8 Ağustos 1964 yılını gösteriyordu. Ve bir kahraman belirir semada. Eskişehir’den kalkan ve Antalya üzerinden Akdeniz’e bir yay çizerek oradan da Kıbrıs’a doğru yol alan Dörtlü Kol Komutanı olarak Kıbrıs Harekatı’na gönderilen Topel’in uçağı, akşam saatlerine doğru Kıbrıs semalarında görülür. Adana’dan kalkan 113’üncü Filo dörtlü kolunun Rum hücümbotlarına yaptığı taarruz sona ermiştir, ortalık mahşer yeridir. Gemikonağı Limanı’nı olası bir Türk çıkarma bölgesi olarak gören Rumlar, bölgeye çok sayıda silah sevkiyatı gerçekleştirmiş uçaksavar silahları ile taarruz yapan Türk savaş uçaklarını hedef almaktadır. O gün Adana’dan, Eskişehir’den havalanan Türk savaş pilotları, daha önce hiç görmedikleri kadar uçaksavar ateşine şahit olmuşlardı.  

Denizdeki hücumbot hedeflerine yaptığı ilk dalış başarısız olan pilot yüzbaşı Cengiz Topel, ikinci dalışı yaptığı sırada  yerde bulunan Rum uçaksavarlardan biri tarafından vurulmuştur. Yara alan uçak, yanmaya başlar. Uçak hızla irtifa kaybetmektedir. O esnada Eskişehir’den havalanıp Erenköy’e giden binbaşı Basri Yurdakul’un uçağının telsizinde 113’üncü Filo arasında geçen konuşmalar yankılanır… 

 Cengiz Topel, Türk Hava Kuvetleri’nin Erenköy ve Gemikonağı Limanı’nı kıskaca alan Rum hedeflerini vurmak için görevlendirdiği ve Eskişehir’de harekat için hazır bekleyen 112’nci filoda yer alan pilotlardan biriydi.

 Üsteğmen İzzet Öztarhan - “Cengiz Yüzbaşım! Uçağından dumanlar çıkıyor, atla!” 

Yüzbaşı Cengiz Topel: - “….”

Üsteğmen İzzet Öztarhan - “Yüzbaşım!... cayır cayır yanıyorsun, atla!” 

Yüzbaşı Cengiz Topel: - “….”

 Bunun üzerine yüzbaşı Cengiz Topel, uçak yere düşmeden kendini uçağın dışına atmak zorunda kalmıştır. Paraşütüyle göklerde beliren Topel’in yeryüzüne iniş yaptığı yer ise Türk yerleşim birimleri olan Lefke, Gaziveren; Elye ve Çamlıköy arasında bulunan Rum köyü Peristeronori’den geçen asfalt bir yol yakınındadır. Rum mevzilerinin yanı başında yer alan bu mevkide Rum askerleri tarafından esir alınır. Önce Güzelyurt Hastanesi’ne (ki o dönemde Rumlar’ın elinde olan bu hastane, 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Kıbrıs Türkleri tarafından adı ‘Cengiz Topel Hastanesi’ olarak değiştirilecektir), ardından Güzelyurt Rum Manastırı’na götürülür. Topel’in esir alındığı haberi yurda ulaştığında Türkiye, Cengiz Topel’in derhal iade edilmesini ister. Türkiye’nin daha büyük çaplı bir askeri operasyon yapmasından endişe duyulmaktadır. Bunun üzerine BM Barış Gücü devreye girer ve Cengiz Topel’i hastanede ziyaret edeceğini duyurur. Ancak aynı gün Cengiz Topel’in şehit olduğu haberi Rum radyoları tarafından 9 Ağustos’ta tüm dünyaya duyurulur…

 Uluslararası Savaş Hukuku’na göre Cengiz Topel Rumlar’ın eline esir düşmüştür. Ancak işler uluslararası hukuk kurallarına göre gitmez. Yere sapasağlam inen kahraman pilotumuz, ertesi gün şehit olur. Lefkoşa Rum Hastanesi raporlarında paraşütle atlarken ayağının kırıldığı ve çene kemiğinin zedelendiği ve bunun sonucunda oluşan travma sonucunda öldüğü ifade edilse de, bu Türkiye tarafında inandırıcı bulunmaz. Ölümü kuşkuludur. O dönem onun yere sağlam bir şekilde indiği ve yere indikten sonra Lefke yönüne doğru koştuğunu görenler var. Onu esir alan Rum askerleri tarafından yapılan işkence sonucunda hayatını kaybeden Topel’in naaşı, ısrarlı girişimler sonucunda Türkiye’ye iade edilir. Lefkoşa’da cenaze töreninin yapılmasına izin verilmese de, 13 Ağustos 1964 tarihinde naaşı Lefkoşa Türk Genel Hastanesi’nden alınarak Atatürk Alanı, Dikilitaş, Girne Meydanı, Atatürk Anıtı, Şehitler Anıtı boyunca uzanan binlerce kişinin katıldığı uzun bir kortej eşliğinde Lefkoşa Türk Lisesi’nde bekleyen Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne ait bir helikopter ile Kıbrıs semalarında iki İngiliz uçağının, Akdeniz semalarında ise Türk jetlerinin refakatinde Adana İncirlik Hava Üssü’ne getirilir. Adana’da yapılan kısa bir törenin ardından da Ankara’ya götürülür… 

Türkiye yasta

Ve havacı pilot yüzbaşı Cengiz Topel, 8 Ağustos 1964 tarihinde şehitlik mertebesiyle ödüllendirilir. Topel için yurdun her yerinde yas tutulur. İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Kıbrıs’ta  törenler yapılır. 14 Ağustos’ta Ankara’da Cumhurbaşkanı adına Yaver Yüzbaşı Talat Tekin, Başbakan İsmet İnönü, bakanlar, kuvvet komutanları, milletvekilleri, askeri ve mülki erkanın yanı sıra silah arkadaşlarının katıldığı büyük bir tören yapılır. Gülhane Askeri Hastanesi’nden arkadaşlarının omzunda alınan naaşı Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda bir top arabasına yerleştirilir. Genelkurmay Başkanlığı ve Sıhhiye’den geçerek Orduevi önüne gelir ve top arabasından alınarak bir ambulansa bindirilerek İstanbul’da bulunan ailesiyle buluşmak ve ebediyete uğurlanmak üzere Esenboğa Havaalanı’na doğru yola koyulur. Uçak İstanbul’a geldiğinde, naaşı Vali Niyazi Akı, Belediye Başkanı Haşim İşcan, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İrfan Tansel, 1’inci Ordu Komutanı Selami Pekin ve Emniyet Genel Müdürü Haydar Özkin, öğrencisi olduğu Eskişehir Ticari ve İlimler Akademisi Öğrencisi Cemiyeti temsilcileri ve silah arkadaşları tarafından karşılanır. Önce Kasımpaşa Deniz Hastanesi’ne götürülür, ardından ikindi ezanından sonra kılınacak cenaze namazı için Sultanahmet Camii’ne götürülür. Sultanahmet’te Topel’in annesi Mebuse Hanım, abisi Tuğrul Topel ve ablası Mürüvvet Topel başta olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Fuat Sirmen, meclisi üyeleri, Hava Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral İrfan Tansel, İstanbul Valisi Niyazi Akı, Belediye Başkanı Haşim İşcan’ın yanı sıra yüzlerce yüksek rütbeli subayın aralarında olduğu 100 binleri aşan büyük bir kalabalıkla cenaze töreni yapılır. Sultanahmet’ten kortej eşliğinde Çarşıkapı, Ordu ve Vatan Caddesi’nden geçerek Edirnekapı Şehitliği’nde bulunan Hava Şehitliği’ndeki kabrine binlerce kişinin gözyaşları arasında, askeri manganın üç el ateşi eşliğinde konulur. Cengiz Topel, artık ebedi istirahati için Sakızağacı Hava Şehitliği’ndeki kabrine, uğruna canını feda ettiği Kıbrıs’tan getirilen bir avuç toprakla birlikte toprağa verilmiştir.

Kıbrıs’ın simge ismi…

 Türk tarihine Kıbrıs’taki ilk hava şehidi olarak geçen Cengiz Topel, Kıbrıs’ın simge ismi olarak yurdun her tarafında Birçok şehirde olduğu gibi Bursa’da da heykeliyle adı yaşatılan ölümsüz bir kahramandır o. yaşadı. Bugün Kadıköy Fenerbahçe’de, Ankara Mamak’ta, Eskişehir’de, Mersin’de, Tekirdağ’da, İzmir’de, Ağrı’da, Lefkoşa’da, Balıkesir’de, Gaziantep’te, Kayseri’de, Kocaeli’de, Adana’da, Sinop’ta ve Türkiye’nin hemen hemen her yerinde bir sokakta, bir caddede, bir okulda, bir askeri kışlada, bir camide, bir parkta, bir müzede, bir havaalanında veya bir otobüs durağında adı yaşatılan ölümsüz bir kahramandır o. Türk havacılık tarihinin unutulmaz kahramanlarından biridir. Türkiye’nin hemen hemen yer yerinde Kıbrıs’ın ölümsüz neferi olarak kalplerdeki yerini koruyor. 

Türkiye’nin hemen hemen her yerinde bir sokakta, bir caddede, bir okulda, bir askeri kışlada, bir camide, bir parkta, bir müzede, bir havaalanında veya bir otobüs durağında adı yaşatılan ölümsüz bir kahramandır o.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği