Thumbnail
  • 10.03.2020

Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’un kuzeyinde Lehler için 1842 yılında inşa ettirdiği Polonezköy, sessiz, sakin ve yemyeşil doğası ile bugün halen köy yaşantısının devam ettirilmeye çalışıldığı,  ‘Tabiat Parkı’ özelliklerini de sonuna kadar korumaya devam eden bir belde konumunda.

 

İstanbul’un Beykoz sınırlarında bulunan yemyeşil, çok doğal, çok özgün bir beldedeyim bu ay, Polonezköy’de. Eski ismi ‘Adampol’ olan köy, Karadeniz sahilinden 20 kilometre, Boğaziçi kıyısından ise 15 kilometre uzaklıkta. Osmanlı kayıtlarında ise Lehistan olarak anılıyor. ‘Adampol’, Lehçe’de’ ‘Adamın Köyü’ anlamında kullanılıyor. Polonezköy, ormanlarla çevrili kocaman bir doğa parkının tam da ortasında yer alan bir yemyeşil vaha adeta. Zaten 1994 yılında ‘Tabiat Parkı’ olarak ilan edilmiş bir belde burası.

 

Gelelim ilginç tarihine, 18’inci yüzyılın sonunda Rusya, Polonya’yı işgal edince, Osmanlı İmparatorluğu da Lehler’in yanında yer alıp ilk kez 1842 yılında bugünkü Polonezköy’de evler inşa edilmeye başlanmış. Kısa bir süre içerisinde de Polonyalılar Polonezköy’ü kurmuşlar. Polonezköy’ün kurucusu olan kişi Michal Czajkowski’dir. Czajkowski, sonraları Müslüman olmuş ve Mehmet Sadık Paşa ismini almıştır. Ardından da Osmanlı ordusuna Polonya birliklerinin komutanı olarak atanmıştır. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet ile birlikte Türk köyleri ile hak ve özgürlükler açısından Adampollüler eşit kılınmışlardır. 1923 yılında ise Polonezköy adını almıştır. 1938 yılında da köyün tüm sakinleri T.C vatandaşlığına hak kazanmışlardır.

Polonezköy’de turizm oldukça gelişmiş. Her yer otel, pansiyon, kır bahçesi ve piknik alanları ile çevrili. Ayrıca, güzel bir cam yapım atölyesi de bulunuyor burada. Kestane balı ile ünlü olan beldede bir de Arıcılık Müzesi yer alıyor.

 

Polonezköy’ü ziyaret eden ünlülere bakınca oldukça şaşırıyorsunuz. Örneğin, müzisyen besteci Franz List, yazar Gustave Flaubert, şair Adam Mickiewicz… Mustafa Kemal Atatürk de 1937 yılında burayı ziyaret etmiştir.

 

Köyün evleri kısa çitlerle çevrilmiş. Ağaçlıklı bahçelere sahip, oldukça sade ve güzel. Ayrıca köyde 5 kilometrelik bir yürüyüş parkuru da bulunuyor. Günümüzde hemen hemen herkesin Türkçe konuştuğu Polonezköy’de artık Lehçe’yi konuşanların sayısı bir hayli azalmış.

Köyde 1912 yılında yapılmış ve Birinci Dünya Savaşı’nda askeri karargâh olarak kullanılmış olan bir de kilise mevcut: Meryem Ana Kilisesi.

 

‘Zofia Rizi Anı Evi‘ olarak adlandırılan ve bugün bir tür Etnografya Müzesi olarak adlandırabileceğimiz tipik bir Polonya köy evi de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Burada eski yaşam fotoğraflarının sergilendiğine tanık oluyoruz.

 

Her yıl haziran ayında Polonezköy’de bir de festival yapılıyor: Kiraz Festivali.

Son söz olarak şunu söylemek isterim: Günümüzde hala bir köy yaşantısının devam ettirilmeye çalışıldığı sessiz, sakin ve yemyeşil doğası ile Polonezköy sizi bekliyor. Görünce eminim ki siz de benim gibi çok etkileneceksiniz.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği