Thumbnail
  • 15.12.2023

Türk tarihinde uçuşla anılan Hezarfen Ahmet Çelebi ve Lagari Hasan Çelebi’nin yaptıkları uçuşlarla ilgili tek kayıt, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’de anlattıklarıyla sınırlıdır. Peki tarihimize geçmiş bu iki şahsiyetin gerçekte uçup uçmadıkları ile ilgili bilimsel veriler neler söylüyor?

Hezarfen Ahmet Çelebi ve Lagari Hasan Çelebi… Bu iki isim Türk tarihinde uçtuklarına dair kayıt bulunan ilk kişilerdir. İkisinin de Dördüncü Murat döneminde İstanbul’da uçtuklarına dair tarihi bir kayıt var. Ancak tarihi olayların doğruluğu araştırılırken birbirinden bağımsız ve farklı kaynaklarda yer almaları çok önemlidir. Ne yazık ki hem Hezarfen hem de Lagari’nin uçuşuyla ilgili tek kayıt, şimdilik, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesidir.

Evliya Çelebi ve Seyahatnamesi…

Evliya Çelebi, gerçek ismini bilmediğimiz ve kendi ifadesine göre Dördüncü Murat’ın musahibi olan, saray eşrafından birinin mahlasıdır. 25 Mart 1611 tarihinde İstanbul’da doğar. Yetmiş yıl sonra öldüğü tahmin edilir. Öldüğü yer ve zaman tam olarak bilinmez. Evliya Çelebi, 1630 yılının 19 Ağustos gecesi, rüyasında gördüğü Hazreti Peygamber’e “Şefaat ya Resul Allah!” diyeceğine, heyecandan “Seyahat ya Resul Allah!” dediği için, ömrü boyunca sürecek seyahatlerine ve bu seyahatlerde gördüklerini yazmaya başlar. Kendi naklettiği bu meselden de anlaşılacağı gibi Evliya Çelebi nüktedan ve mübalağayı sanat mertebesinde kullanan bir zamane gazetecisidir. Dönemiyle ilgili çok değerli bilgiler aktarmıştır. Aktardığı bilgiler ise herhangi bir resmi belgede olamayacak kadar sivil ve gündelik hayata dairdir. Ancak az önce de belirttiğim gibi Evliya Çelebi, mübalağa, yani abartıyı çok sever ve sık sık kullanır.

Bu nedenle tarihçiler aktardıklarına ihtiyatla yaklaşır. Ancak zaman içinde Evliya Çelebi’nin aktardığı, kimsenin inanmadığı, günümüzde ise doğrulanmış olaylar da vardır. Örneğin ameliyatlarda dikiş için karınca kıskaçlarının kullanılmasını anlatan Evliya Çelebi’ye, bu olay farklı kaynaklarda da bulunana kadar pek kimse inanmamıştı.

İki uçan adam…

Gelelim Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sindeki en ilginç olaylardan ikisine. Evliya Çelebi, Dördüncü Murat Dönemi’nin ilginç olaylarını aktarırken; iki “uçan insan” hikâyesi anlatır. Aslında bu olaylara verdiği yer çok azdır; sadece birkaç cümle… Bu iki inanılmaz olaya o kadar az yer vermiştir ki Süleymaniye Camisi’nin Beyaz Avlusu hakkında yazdıkları bile birkaç kat fazladır. Evliya Çelebi’nin olayların gerçekleştiği tarihle ilgili verdiği bilgilere göre Hezarfen 1632, Lagari de 1633 yılında uçarlar.

Hezarfen Ahmet Çelebi

Önce Hezarfen Ahmet Çelebi hakkında Seyahatname’de yer alan bilgilere bakalım:

“Evvela, Okmeydanı’nın minberi üzerinde, rüzgârın şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada uçarak talim etmiştir. Sonra Sultan Murad Han, Sarayburnu’nda Sinan Paşa Köşkü’nde seyrederken, Galata Kulesi’nin ta tepesinden lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar’da Doğancılar Meydanı’na inmiştir. Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek, “Bu adam pek korkulacak bir adamdır. Her ne isterse, elinden geliyor. Böyle kimselerin durması doğru değil” diye Cezayir’e sürmüştür. Orada vefat eyledi.”

Bu metinden anlaşıldığı kadarıyla Hezarfen Ahmet Çelebi, uçuş öncesi kartal kanatlarıyla deneyler yapmış ve net olarak ifade edilmese de yine aynı kanatlarla Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçarak gitmiştir.

Hezarfen Ahmet Çelebi’nin, Seyahatname’de belirtildiği gibi sadece kartal kanatları kullanarak uçması pek mümkün görülmüyor. Herhangi bir insanın kontrollü bir biçimde bu kadar mesafeyi uçarak kat etmesi için gerekli kanat büyüklüğü birkaç kat fazla olmalıdır. Hezarfen’in uçuşuyla ilgili daha sonra yazılanlar ve bu konuda yapılan film ve çizgi romanlarda birbirinden farklı kanatlar görülür. Kimi sanatçı “balmumu” ile yapıştırılmış kuş kanatları ile tasvir eder Hezarfen’i, kimi günümüz yelken kanatlarının iptidaisi ile… 

Yüksek Uçak Mühendisi Yüksel Kenaroğlu’nun havacılıkla ilgili hazırladığı web sitesinde Hezarfen Ahmet Çelebi’nin uçuşuyla ilgili yazdıkları, uçuşun pek mümkün olmadığını gösteriyor: “Galata Kulesi, deniz seviyesinden 35 metre yükseklikteki bir arazi üzerinde… Kulenin konik tepesinin yerden yüksekliği ise 62.5 (deniz seviyesinden 97.5) metre kadar… Doğancılar Meydanı’nın deniz seviyesinden yüksekliği ise 12 metre kadar… Kulenin Üsküdar’daki iniş noktasına uzaklığı 3358 metre; Wright Kardeşler’in motorlu (ilk) uçuşunun 75 katı kadar!… İddia edilen uçuşun “süzülme oranı” (glide ratio) 39:1…Yani, her bir metre alçalış için 39 metre yatay uçuş gerekli!… Gerçek uçuşta, uçuşun düz bir çizgiyi izleyemeyeceği dikkate alındığında, bu oranın daha da artması beklenir… Bu da, hemen hemen, modern bir planörün performansı demek!… Bir planörün yerden havalanabilmesi için bir çekiciye (ilk hıza) ihtiyacı olduğunu da belirtelim…

Hezârfen’in inşa ettiği kanadın bir kartal kanadı benzeri olduğu anlaşılıyor… Bir akbaba kanadının süzülüş oranının yaklaşık 30 kadar olduğu ölçülmüş/hesaplanmış… Bir kartal kanadının süzülüş veriminin (L-Taşıma Kuvveti/D-Sürükleme Kuvveti veya, Uçuş Hızı/Alçalma Hızı) akbabanınkinden daha düşük olduğu varsayıldığında, Hezârfen’in Üsküdar’a ulaşmasının “biraz zor” olacağı görünüyor!…” 

Kısacası elimizdeki kısıtlı bilgiler ışığında Hezarfen’in uçmuş olma olasılığı oldukça düşük. 

Lagari Hasan Çelebi

Peki ya Lagari Hasan Çelebi? Lagari Hasan Çelebi uçmuş olabilir mi? Evliya’nın yakın dostu olduğu anlaşılan Lagari Hasan Çelebi hakkında yazdıkları ise biraz daha fazladır: “Murad Han’ın “Kaya Sultan” adlı yıldız gibi temiz kızı doğduğu gece, Akika Şenliği (yeni doğan çocuklar için düzenlenen şenlik) oldu. Bu Lâgarî Hasan, elli okka barut macunundan, yedi kollu bir fişenk icat etti. Sarayburnu’nda hünkâr huzurunda fişenge bindi. Talebeleri fişeği ateşlediler. Lâgarî, “Padişâhım Allaha ısmarladım. İsa nebî ile konuşmaya gidiyorum!” diyerek duâlar ederek göklere doğru çıktı. Yanında olan fişenkleri ateş edip deniz yüzünü aydınlattı. Gökkubbede büyük fişenklerin barutu kalmayıp da yere doğru inerken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp Sinan Paşa köşkü önünde denize indi. Oradan yüzerek çıplak olarak padişahın huzuruna geldi. Yeri öperek “Padişahım! İsa nebî sana selam eyledi” diye şakaya başladı. Bir kese akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı: Sonra Kırım’da Selamet-Giray Han’a gidip orada vefat eyledi. Rahmetli yakın dostumdu. Allah rahmet eyleye…” 

Lagari’nin uçuşu ile ilgili yazılanlar da bu kadar. Barut macununun yakıt olarak kullanıldığı bir fişenk… 

“Fişenk” günümüz Türkçesi’nde mermi ve kurşun anlamlarında kullanılsa da; Evliya Çelebi, bu kelimeyi füze anlamında kullanmış. İşin ilginç tarafı Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kanatlı uçuşu, uçuş prensiplerine pek uygun olmasa da Lagari’nin yöntemi günümüz bilgileriyle daha mümkün görülüyor. Lagari’nin hikâyesinde bir füze ve yakıt var. Üstelik yakıt bittikten sonra iniş için gerekli olan ve bir çeşit paraşüt vazifesi görecek “kartal kanatları” da eksik değil. Evliya Çelebi’nin bu olayları tamamen uydurduğu düşünülse bile, “fişenk” ile uçan bir adam hikâyesi uydurmanın, kanatla uçan bir adam hikâyesi uydurmaktan daha zor olduğu açık. Nitekim bilim tarihçisi Prof. Dr. Mustafa Kaçar tarafından yazılan, İslam Ansiklopedisi’nin Lagari Hasan Çelebi maddesinde bu uçuşun mümkün olabileceği belirtilir:

““Yâr-ı gār-ı sâdıkımız” demesinden Evliya Çelebi’nin yakın dostlarından olduğu anlaşılan Hasan Çelebi’nin barutun itme gücüne dayalı, tepki prensibiyle çalışan iptidai bir füze ile havaya yükselerek yavaşça denize inme hadisesinin, Evliya Çelebi’nin anlattıklarına dayanılarak yapılan hesaplamalar neticesinde mümkün olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu hesaplamalara göre Lâgarî’nin bu iptidai roketle 250 metre kadar havaya yükselmiş olabileceği, “Deniz yüzünü aydınlattı” şeklindeki ifadeden, burada iken ateşlediği öteki fişeklerle muhtemelen yönünü değiştirdiği, iki elinde tuttuğu kartal kanadı şeklinde tasvir edilen şeyin bir nevi paraşüt vazifesi gördüğü ve bu sayede yavaşça denize indiği anlaşılmaktadır.”

Efsane Avcıları’nda Lagari’nin uçuş testi 

Tüm bunlara rağmen Lagari “uçmuş olabilir” demek için elimizde ayrıntılı bilgi ne yazık ki yok. Ancak nispeten daha kolay olan Hezarfen’in uçuş deneyimini tekrarlamak için kimse girişimde bulunmuş olmasa da Lagari için böyle bir deneme yapıldı. 

Beş yıl önce, ünlü belgesel kanalı Discovery Channel’da yayınlanan Efsane Avcıları (Mythbusters) programının yapımcıları Lagari’nin uçuşunu tekrarlamayı denediler. Efsane Avcıları ekibinin hazırladığı Lagari ile ilgili bölüm “Roketman” başlığıyla Türkiye’de de yayınlandı. Ancak ne yazık ki ekibin eldeki verilere göre hazırladığı füze ve içine yerleştirdikleri Lagari’yi temsil eden manken 5 metre yükselebildi ve yere çakıldı. Elbette eksik verilerle hazırlanan bu deneydeki başarısızlık Lagari’nin uçmamış olduğunu kesin olarak ispatlamaz. Ancak yine de her iki kahramanımızın da uçmuş olma ihtimalleri oldukça düşük görülüyor.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği