Küreselleşme, teknoloji ve iletişimin dönüştürdüğü dünyada, havacılık sektörü de hızlı bir değişim ve gelişim sürecine girmiştir. Özellikle dünya ticaretinin önündeki engellerin giderek kaldırılması ve bilişim teknolojisindeki gelişmeler dünyayı küçülterek rekabet kavramını küreselleştirmiştir. Artık ulusal ve uluslararası başarının anahtarı rekabet gücüdür.

 

Rekabetin oldukça yoğun yaşandığı havacılık sektöründe de özellikle serbestleşmeden sonra ortaya çıkan ve giderek gelişen düşük maliyetli taşıyıcı konsepti (LCC), geleneksel taşıyıcılarla düşük maliyetli taşıyıcıları karşı karşıya getirmiş ve rekabetin kızışmasına neden olmuştur. Düşük maliyetli taşıyıcılar, pazara sunmuş oldukları alternatif iş modelleri sayesinde havacılık sektörünü geri dönülemez bir şekilde değiştirmişlerdir. Düşük maliyetli taşıyıcıların pazara girişi, havayolu taşımacılığını yüksek fiyatlı ve lüks taşımacılık türü olmaktan çıkarmış ve sektöre yeni müşteriler kazandırmıştır. Bu taşıyıcılar hava taşımacılığının temel faydasını, “iki nokta arasındaki mesafeyi en hızlı ve uygun maliyetle gitmek” olarak açıklamaktadır. Dünya genelinde son yıllarda en fazla yolcuya hizmet veren havayolu şirketleri arasında Southwest, Ryanair, easyJet ve GOL gibi LCC’lerin olduğu görülmektedir.

 

Değişim, her yapının temel karakteristiğini oluşturmaktadır. Havacılık sektörü de dinamik ve gelişen teknoloji ile yakından ilişkili bir sektör olduğu için, içinde barındırdığı yapıların da değişmesi kaçınılmazdır. Değişim dalgasının üzerinde kalmayı başarmak, hatta değişime yön vermek her geçen gün daha da zorlaşmakta ve yeni iş modelleri ortaya çıkmaktadır. Değişim rüzgârı düşük maliyetli taşıyıcı ve geleneksel (traditional/network) taşıyıcıları da etkilemekte ve günümüzde her bir dinamik birbirinden özellikler almaktadır. Bu süreçte her bir konseptteki taşıyıcının iş modelinde birtakım değişiklikler görülmektedir. Bunun da en büyük nedeni, özellikle ABD ve Avrupa iç hat pazarının doyum noktasına ve buna bağlı olarak durgunluğa ulaşmış olmasıdır (Avrupa içi seferlerde yılda yaklaşık 500 milyon kişi havayolu ile seyahat etmektedir. ABD iç hat uçuşları ile de yılda yaklaşık 650 milyon kişi uçmaktadır). Buna

 

bağlı olarak da LCC’ler network taşıyıcılara yaklaşmakta, network taşıyıcılar da hizmet biçimlerini değiştirerek LCC’lere benzemeye başlamaktadır. Sonuçta ortaya N-LCC diyebileceğimiz, düşük maliyetli ve geleneksel karışımı hibrid (karma) bir yapı çıkmaktadır. ABD iç hat pazarı ve Avrupa’da network taşıyıcılar için düşük maliyet konseptini uygulamak ya da düşük maliyetlilerle rekabet edecek benzer yapıda bir şirket kurmak bir alternatiftir (British Airways-GO örneği).

LCC’lerin temel hedefi, fiyata karşı hassas olan eğlence amaçlı yolcular olmasına rağmen, günümüzde LCC’ler iş amaçlı yolculardan da oldukça talep görmektedir. Bu amaçla easyJet, yolcu profilindeki iş amaçlı yolcu oranını yükselterek birim gelirlerini artırabilmek için mevcut ekonomi sınıfı uygulamalarında değişikliğe gitmiştir. Bu kapsamda iş amaçlı yolculara özel koltuk seçimi, önceden rezervasyon, özel bilet ücret ve kuralları ile özel web sayfası gibi hizmetler uygulamaktadır. easyJet’in iş amaçlı yolculara yönelik gerçekleştirdiği bu strateji değişikliğinin; her yıl 80 milyon yolcu taşıyan ve %5 büyüyen Ryanair tarafından da izlenmesi beklenmektedir. easyJetPlus programı ile de sık uçan yolculara yönelik olarak bagaj, otopark, koltuk seçimi, güvenlik noktalarından hızlı geçiş gibi kolaylaştırıcı işlemler uygulamaktadır. Bir başka önemli LCC olan JetBlue da filosuna A321 uçaklarıyla NewYork-San Francisco hattında Business Class uygulamasına başlamıştır. Böylece JetBlue, ABD iç hatlarında yolcularına özel suit sunan ilk havayolu olmuştur. Mint adı verilen bu sınıfta yolculara ayrıca özel ikramlar ve uçuş kitleri de verilmektedir. Bu hamleye karşılık olarak Delta Havayolları da aynı hatta ve diğer iç hat uçuşlarında Premium kabin özelliğini devreye sokmuştur.

 

40 yıldan fazla süredir ABD iç hatlarında faaliyet gösteren dünyanın en başarılı LCC örneği olan Southwest de 2014 yılında ilk dış hat uçuşunu gerçekleştirmiştir (Washington-Karayipler). Yine Ryanair ve easyJet de Avrupa dışında Fas merkezli uçuşlar yapmaktadır. Souhtwest kısıtlı olsa da kargo taşımacılığı da yapmaktadır. Yalnızca canlı hayvan ve tehlikeli madde kabul etmemekte ve her bir parça kargonun 90 kg’dan daha hafif olması şartını getirmektedir. Southwest’in gelecek yıllarda IATA üyeliği de söz konusudur. Southwest yolculara iki bagaj taşıma hakkını ücretsiz sunarken, pek çok network taşıyıcı yolculardan ücret talep etmektedir. British Airways ve KLM bazı Avrupa içi hatlarda bagaj ücreti almaktadır. Özellikle kısa ve orta mesafe hatlarda pek çok network taşıyıcı ikram hizmetini en aza indirgemiş durumdadır. Hatta AerLingus ve Iberia gibi network taşıyıcılar para ile ikram satışına başlamışlardır.

Düşük maliyetli taşıyıcılar ile network taşıyıcılar arasında yolcu segmentindeki iş modeli yakınlaşmasının gelecek yıllarda kargo alanında da yaşanacağı beklenmektedir. Şu anda görülmemekle birlikte, tüm bu gelişmeleri göz önüne aldığımızda LCC’leri herhangi bir işbirliği (alliance) grubunda görmemiz de şaşırtıcı olmayacaktır.

 

Günümüzde havayolu şirketlerini bir ucu fiyat odaklı ve diğer ucu ise deneyim odaklı olmak üzere aşağıdaki gibi 5 ayrı kategoride incelememiz mümkündür:

 

  1. Ultra Düşük Maliyetli Taşıyıcılar: AirAsia, Norwegian Airlines, Spirit Airlines.
  2. Düşük Maliyetli Taşıyıcılar: GOL, FlyDubai, Frontier.
  3. Hibrid (Melez) Model Taşıyıcılar: JetBlue, Virgin Australia, Azul.
  4. Tam Hizmet Sunan Taşıyıcılar: Air Berlin, Alaska, Aerlingus.
  5. Premium Tam Hizmet Sunan Taşıyıcılar: THY, Emirates, Lufthansa, Delta.

 

Karlılıkta lider durumda olan ultra düşük maliyetli taşıyıcıların pazar paylarını yıllar geçtikçe artıracakları, hibrid modeli benimseyen taşıyıcıların ise pazar payının 2023 ile birlikte sektörün üçte birine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Gelecekte sektörde özellikle uzun menzilli hatlarda premium hizmet sunan taşıyıcılar ile hibrid taşıyıcılar arasında kıyasıya bir rekabet yaşanacaktır. Kısa menzilli hatlarda ise çekişmenin hibrid model ile ultra düşük maliyetli taşıyıcılar arasında olacağı öngörülmektedir.

 

Bu durumda gelecekte havacılık sektöründe bizi oldukça renkli bir görüntü beklemektedir…

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği