Malezya Havayolları’na ait B777 uçağının kaybolmasından sonra uçakları dünyanın tamamında takip edebilecek bir sistemin kurulmasına yönelik çalışmalar hızlandı. Uydularda bulunan alıcıların uçaklar tarafından yayınlanan ADS-B sinyallerini alıp yeryüzündeki uydu alıcı istasyonlarına göndermesi ve bu bilgilerin gerçek zamanlı olarak kullanıcılara iletilmesi dünyanın tamamını kapsayacak güvenilir bir çözüm olabilir.
Endonezyalı LionAir Havayolları’na ait Boeing 737 Max uçağının düşmesinin ardından, Etiyopya Havayolları’na ait bir Boeing 737 Max uçağının benzer şekilde kalkışın hemen sonrasında düşmesi ile farklı ülkelerin ulusal havacılık otoriteleri bu uçağın uçuşlarını yasaklama kararını aldılar.Uzakdoğu ülkelerinin başlattığı yasağı, diğer ülkelerin koydukları yasaklar takip etti. Avrupa Sivil Havacılık Otoritesi EASA’nın yasak kararının ardından, Türkiye de bu uçağı yasaklayan ülkelerin arasına katıldı. Dünya ülkelerinin Boeing 737 Max uçağına uçuş yasağı getirmesine rağmen, uçağın imalatçısı ülke olan ABD’nin havacılık otoritesi FAA ve Kanada’nın sivil havacılık otoritesi bu uçağa yasak getirmemişlerdi. FAA, ısrarla iki kazanın arasında bir benzerlik olduğunu ispatlayacak bir delil olmadığını belirtiyor ve uçakların düşmesinin münferit sebeplere bağlı olabileceğini savunuyordu. Herkes bu durumun ne kadar süreceğini merak ederken, Kanada Ulaştırma Bakanı, ellerine geçen yeni verilerin uçakların düşmesinin benzer sebeplere dayandığını gösterdiğini ve bu nedenle B737 Max uçağına uçuş yasağı getirdiklerini açıkladı. Bu açıklamanın ardından FAA da aynı kararı aldı.
Uçağın kara kutuları henüz çözümlenmemişken, elde edildiği açıklanan yeni verilerin nereden geldiğini herkes merak ediyordu. Oysa cevap basitti; elde edilen yeni veriler uzaydan gelmişti. Uçakların uzaydaki uydular vasıtası ile takip edilmesini sağlamak için oluşturulmuş ve henüz resmi olarak faaliyetlerine başlamamış bir sistem Etiyopya Havayolları’na ait uçağın son seferinin uçuş bilgilerini kaydetmişti.
Malezya Havayolları’na ait B777 uçağının kaybolmasından sonra uçakları dünyanın tamamında takip edebilecek bir sistemin kurulmasına yönelik çalışmalar hızlandı. Uydularda bulunan alıcıların uçaklar tarafından yayınlanan ADS-B sinyallerini alıp yeryüzündeki uydu alıcı istasyonlarına göndermesi ve bu bilgilerin gerçek zamanlı olarak kullanıcılara iletilmesi dünyanın tamamını kapsayacak güvenilir bir çözüm olabilirdi.
Mevcut durumda uçaklar yer radarları tarafından ya da uçakların ATC transponder cihazları tarafından yayınlanan bilgilerin yer radyo istasyonları tarafından alınması ile izleniyordu. Teknik imkansızlıklardan dolayı, uzak bölgelerde, okyanusların üstünde, kutup bölgelerinde, dağlık bölgelerde, cangıl ve çöllerde uçakların kontrolüne yönelik herhangi bir hizmet sunulamamakta idi ve mevcut yer istasyonları ile dünyanın sadece yüzde 30’luk bir bölümü Hava Trafiği Kontrol Merkezleri (ATC) tarafından kontrol edilebilmekteydi.
ATC kontrol sahası dışında kalan bölgelerde uçaklar arasındaki yatay ve düşey mesafelerin hava trafik emniyeti gözetilerek arttırılması hava sahasının etkin kullanımını önlemekteydi. Bundan da önemlisi, uçakların transponder cihazlarından yayınlanan ADS-B sinyallerinin yer istasyonları tarafından alınamadığı bölgelerde düşen uçakların konumlarını dahi saptamak çok zor olmakta idi.
Kanada Ulaştırma Bakanı’na ulaştırılan veriler henüz test aşamasında olan Aireon Uzay Esaslı Küresel Hava Trafik Kontrolü sistemi tarafından sağlanmıştı ve Etiyopya Havayolları’na ait B737 Max uçağının ADS-B sinyalleri, IridiumNext uydularındaki alıcılar tarafından kaydedilmesi ile elde edilmişlerdi.
Aireon Uzay Esaslı Küresel Hava Trafik Kontrolü sistemiyle ilgili olarak bazı soruları cevapladığımızda sistemi daha iyi anlayabileceğiz.
Soru 1: ADS-B nedir?
Automatic Dependent Surveillance Broadcast kelimelerinin baş harflerinden oluşmuştur.
Automatic (Otomatik): Sistem herhangi bir pilot ya da operatörün yardımına ihtiyaç duymaksızın saniyede iki defa uçuş bilgisi yayınlar. Bu yüzden otomatiktir.
Dependent (Bağımlı): Hava aracının konum ve hız bilgileri GPS’den elde edilen bilgilerdir. Bilgilerin doğruluğu GPS’nin doğruluğuna bağlıdır. Bu yüzden otomatiktir.
Surveillance (Gözetim): Sistem bir hava aracının pozisyonunun gerçek zamanlı olarak bilinmesini sağlar. Bu yüzden gözetim amaçlıdır.
Broadcast (Yayın): Yayınlanan bilgiler (rapor) uygun alıcılara sahip herkes tarafından görülebilir.
Soru 2: ADS-B raporunda hangi bilgiler var?
Uçuş Bilgileri (sefer sayısı, tescil, uçak kuyruk numarası)
ICAO 24-bit Uçak Adresi (sadece bu uçağa ait olan Mode-S kodu)
Pozisyon Bilgisi (enlem/boylam)
Barometrik ve Geometrik İrtifa Bilgisi
Düşey Hız - Varyo Bilgisi (tırmanma ve alçalma bilgisi)
İzleme Açısı ve Yer Hızı
Acil Durum Raporlama (transponder üzerinden acil durum kodu seçilerek)
Soru 3: AIREON Sisteminin çalışması için uçaklara yeni cihazların takılması mı gerekiyor?
Yeni cihazların takılması gerekmiyor. ADS-B özellikli yeni nesil transponderların uçaklarda kullanılması 2020’den itibaren zorunlu olacağı için yolcu uçaklarının çoğunda şimdiden ADS-B özellikli transponderlar bulunuyor. Bu transponderlar tarafından yayınlanan sinyaller uydulardaki ADS-B alıcıları tarafından algılanabiliyorlar.
Soru 4: AIREON Sistemi nasıl çalışıyor?
Mevcut uygulamalarda, uçaklar tarafından yayınlanan transponder sinyalleri yeryüzünde bulunan Radyo Alıcı Kuleleri tarafından algılanarak bu bilgiler ATC tarafından hava trafiğinin gözetilmesi için kullanılıyor. Fiziki ve teknolojik imkansızlıklardan dolayı yerdeki bu kuleler vasıtası ile dünyanın sadece yüzde 30’luk bölümündeki hava trafiği kontrol edilebiliyor. Geri kalan yüzde 70’lik alanda uçaklar anlık takip edilemiyor.
AIREON sistemi uçakların mevcut ADS-B özellikli transponder cihazlarının sinyallerini Iridium NEXT uydularındaki alıcıları ile algılıyor. Iridium NEXT uydu sisteminde 66 adet uydu var ve uydular yeryüzünden sadece 485 mil yukarıda alçak yörüngeye yerleştirilmişler.
Iridium NEXT uydu sistemi dünyanın tamamını kapsama alanına aldığı için ADS-B transponder cihazı çalışan bir uçaktan yayınlanan bilgiler o bölgedeki uydular tarafından alınabiliyor. Uçağın kutuplarda, okyanus ya da çöl üzerinde olması ADS-B bilgilerinin alınmasına engel olmuyor. Uçaklardan elde edilen bilgiler uydulardan yeryüzündeki TPN adı verilen büyük Uydu Alıcı İstasyonlarına iletiliyor. Bu bilgiler HPOC ve APD adı verilen merkezlerde işlenerek kullanıcı Hava Trafiği Kontrol Merkezlerine ve havayollarına gönderiliyor.
Soru 5: AIREON Sisteminin proje ortakları kimlerdir?
NAV CANADA, İrlanda Havacılık Otoritesi, Enav ve Naviair gibi hava seyrüsefer hizmeti sağlayan firmalar ile Iridium Uydu Komünikasyon firması; AIREON sisteminin proje ortaklarıdır.
Soru 6: AIREON sisteminin kullanılması ile uçaklar artık kaybolmayacak mı?
Uçakta faal bir ADS-B transponder cihazı yayın yapıyorsa, o uçak anlık olarak takip edildiği için son sinyal verdiği konum bilineceğinden uçaklar kaybolmayacaktır. Buna karşılık, ADS-B transponder cihazlarının arızalı olması ya da herhangi bir nedenle uçaktakiler tarafından kapatılması durumunda uçağın yerini bu sistemle bulmak mümkün olmayacaktır.
Mevcut durumda, uçakların transponder cihazları kokpit ara yüz cihazları üzerinden ya da sigortalarına müdahele edilerek kapatılabiliyor. Bu nedenle, uçuşta ADS-B transponder cihazlarının kapatılmasını yasaklayan kuralların yanında, transponder cihazlarının kapatılmasının alınacak önlemlerle fiziki olarak da imkansız hale getirilmesi gerekiyor.