Türkiye’nin ilk uzay görevi, sadece bir uzay görevi değil, aynı zamanda bir milletin birlik ve başarı hissini temsil ediyor. Uzaya çıkan ilk Türk ünvanına ulaşan Alper Gezeravcı’nın uzaya çıkarken yaptığı duygu dolu konuşması hepimizi gururlandırdı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” sözü uzaya yükselen Türkiye’nin simgesi oldu.
AX-3 ekibini taşıyan Crew Dragon kapsülü, Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaştı. Kenetlenme işleminin tamamlanmasının ardından, astronotlar istasyona giriş yaptı. Böylece Ax-3, Houston merkezli Axiom Space tarafından Uluslararası Uzay İstasyonu’na düzenlenen üçüncü mürettebatlı görev oldu. Uluslararası Uzay İstasyonu’na ulaşan Alper Gezeravcı ilk konuşmasını yaptı: “İstikbal Göklerdedir”
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına, bu vatan için canını veren tüm şehitlerimize ve buraya adım atmamızı sağlayan devletimize şükranlarımızı sunuyorum” diyen Gezeravcı, Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” sözünü tekrarladı.
14 günde 13 bilimsel deney
14 gün boyunca kalacağı UUİ’de 13 farklı bilimsel deney üzerinde çalışacak. Bu deneyler, mikro yer çekimi, uzay ortamında insan sağlığı, Tuz Gölü bitkisinin uzay ortamında araştırılması, katı-akışkan karışımların yerçekimsiz ortamda araştırılması gibi alanlarda çeşitlilik gösteriyor.
Ax-3 misyonunun diğer üyeleri Michael Lopez-Alegria, Marcus Wandt ve Walter Villadei de burada daha önceden belirlenen çok sayıda ve farklı alanlarda bilimsel çalışmalara imza atacak.
Görevlerinin tamamlanmasıyla ekibin, aynı uzay aracıyla dünyaya dönmesi planlanıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin insanlı ilk uzay görevinde yapılması planlanan bilimsel deneylere ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, Türkiye’nin ilk astronotu Gezeravcı’nın yapacağı deneylere ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:
“TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) tarafından geliştirilen UYNA deneyiyle yüksek sıcaklıklara dayanıklı, yüksek mukavemetli alaşımların üretilmesi çalışması, KIBO modülünde bulunan ELF kullanılarak gerçekleştirilecek. Ergitme ve katılaşma prosesleri sırasında termofiziksel ve kristal büyümesi gibi özellikler üzerinde yer çekimsiz ortam etkileri araştırılacak. Bunun, Türkiye’nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkısı olması hedefleniyor.
TÜBİTAK MAM tarafından geliştirilen ikinci proje gMETAL deneyiyle kimyasal tepkimesiz koşullarda, katı parçacıklarla akışkan ortamı arasında homojen bir karışımın oluşturulmasına yer çekiminin etkisi araştırılacak. Böylece uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesi sağlanacak.
Boğaziçi Üniversitesi tarafından geliştirilen UzMAn deneyiyle dünyada zorlu koşullara adapte olan mikroalg türlerinin yer çekimsiz koşullar altında büyüme ve dayanıklılık testlerinin gerçekleştirilmesi, metabolik değişikliklerinin incelenmesi, karbondioksit (CO2) yakalama performanslarının ve oksijen (O2) üretim kabiliyetlerinin belirlenmesi için bilim misyonu ortağı TÜBİTAK MAM ile yaşam destek sistemi geliştirilmesi hedefleniyor.
Ege Üniversitesi tarafından geliştirilen EXTREMOPHYTE deneyiyle uzayda ve yeryüzünde yetiştirilen ve de tuz stresine maruz bırakılan A. thaliana ve S. parvula bitkilerinde yeni nesil dizilemeyle (RNA-seq) transkriptomun ortaya konulması ve mikro yerçekiminde glikofitik ve halofitik bitkilerin tuz stresine verdikleri bazı fizyolojik ve moleküler yanıtların karşılaştırılması planlanıyor.
Ankara Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen METABOLOM araştırmasıyla, uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortaya çıkarılması amaçlanıyor. Bu olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik, uzay görevine katılan astronotun, uzay ortamı koşullarının etkisiyle gen ekspresyonlarında ve metabolizmalarında gerçekleşen fizyolojik ve biyokimyasal değişimlerin incelenmesi öngörülüyor. Çalışmayla, vücuttaki sistem çapındaki değişikliklerin uzay yolcularının sağlığına yönelik olası risk faktörlerinin anlaşılmasında yeni bilgiler sağlanması amaçlanıyor. Çalışmanın dünyada var olan hastalıklar için yeni tedaviler ve önleyici tedbirlerin geliştirilmesinde faydalı olabileceği de düşünülüyor.
Hacettepe Üniversitesi tarafından geliştirilen MİYELOİD deneyiyle uzay misyonu katılımcılarının maruz kalacağı yolculuk ve uzay koşulları, kozmik radyasyon hasarının immünolojik olarak ‘miyeloid kökenli baskılayıcı hücreler (MKBH) düzeyinde ölçülmesi ve değerlendirilmesi hedefleniyor.
Üsküdar Üniversitesi tarafından geliştirilen MESSAGE deneyiyle yer çekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genlerin tespit edilmesi ve uzay görevlerinde, bağışıklık hücrelerinden hangilerinin yer çekimi tarafından direkt olarak etkileneceğinin, CRISPR gen mühendisliği yöntemleriyle belirlenmesi amaçlanıyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilen ALGALSPACE deneyiyle uzayda, Antarktik ve ılıman bölge mikroalglerinin büyüme verileri karşılaştırılarak, literatürde ilk kez kutup alglerinin uzayda kullanımına yönelik bir çalışma gerçekleştirilecek. Uzayda algler, CO2’den O2 rejenerasyonu, ek gıda temini, su iyileştirme, yaşam destek alanlarında kullanılmak amaçlarıyla araştırılacak.
Aynı üniversite tarafından gerçekleştirilen CRISPR-GEM deneyiyle insanlığın uzaydaki geleceği için aşılması gereken en büyük engellerden olan uzun süreli uzay görevlerinde sürdürülebilir bir sistemin sağlanamaması sorununu çözmek amacıyla tasarlanan biyorejeneratif yaşam destek sistemlerinin iskeleti olan bitkilerin, uzay görevi sırasında meydana gelen biyolojik ve biyolojik olmayan stresler karşısındaki savunma mekanizmalarının anlaşılması ve geliştirilmesine yönelik moleküler biyolojinin modern gen düzenleme tekniklerinden CRISPR’in mikro yer çekimi ortamda bitkiler üzerindeki etkinliğinin araştırılması amaçlanıyor
Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerince hazırlanan PRANET deneyiyle propolisin mikro yer çekimi ortamındaki bakteriler üzerindeki etkisi araştırılacak. Kontrol ve deney grupları oluşturularak propolisin anti bakteriyel etkisi test edilecek, sonuçların yer çekimli ortamla benzer sonuçlar verip vermeyeceği karşılaştırılacak.
Haliç Üniversitesi’nce yapılan VOKALKORD deneyiyle solunum sistemi fizyolojisi içinde akıllı saat yapay zeka desteğiyle seste meydana gelen frekans değişiminden rahatsızlıkların tespit edilmesi ve yer çekimsiz ortamın etkilerinin insan sesi üzerine etkilerinin araştırılması planlanıyor.
Nişantaşı Üniversitesi’nce gerçekleştirilecek OKSİJEN SATURASYONU deneyiyle, yapay zeka desteğiyle verilen havanın oksijen seviyesini hesaplayarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedefleniyor.
TÜBİTAK UZAY tarafından gerçekleştirilen MİYOKA deneyiyle ilk Türk uzay yolcusu, istasyonda elektronik kart üzerine kurşunsuz bileşen montajı gerçekleştirecek. Uzay görevi sonrası dünyaya getirilecek elektronik kartlar TÜBİTAK UZAY tarafından ayrıntılı incelemeye tabi tutularak mikro yer çekiminin kurşunsuz lehimleme sürecine etkileri bilim dünyasının kullanımına sunulmak üzere raporlanacak.”
İlk uzay görevine özel arma
Türkiye’nin insanlı ilk uzay görevi için özel bir arma tasarlandı. Armanın en dikkat çeken yerinde yuvarlak formda Türkiye Cumhuriyeti’nin şanlı Türk bayrağı yer alıyor. Hemen üstünde ise, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını simgeleyen 100 sayısı yer alıyor. Etrafındaysa 16 yıldız bulunuyor. Bunlar, 16 Türk devletini simgeleyen yıldızlar. Yıldızların hemen altında ülkemizi görüyoruz. Dünyaca kabul gören turkuaz renklerde hem de…
Ve son olarak, çok önemli anlamları olan 8 köşeli Selçuklu yıldızı var. Yerle gök arasındaki bağlantı geçişini simgeleyen ve ayrıca İslam’ın temel 8 prensibini de temsil eden bu 8 köşeli yıldız ile armamız bütünlüğünü sağlamış oluyor.
Kaynakça : https://gdh.digital ve https://tua.gov.tr