Thumbnail
  • 01.12.2021

Suni Tatlandırıcılar Hikayesinde Söylenmeyenler

 

Yediklerinizde, içtiklerinizde kısaca bütün gıda ve ilaç endüstrisinde kullanılan, şeker varmış gibi tat veren suni tatlandırıcılar, aslında birer tesadüf sonucu keşfedilmiş kimyasal maddelerdir. Tesadüf sonucu keşfedilseler de suni tatlandırıcılar, daha ziyade kalorisiz olmalarından dolayı diyabetik  gıda ürünlerinde ve diyet ürünlerinde kullanılmaktadır.

 

İlk keşfedilen tatlandırıcı Sakkarin (Latince ‘’şeker’’anlamına gelir),  1879’da  kimyacı Constantine Fahlberg tarafından gıda koruyucu bir madde için yaptığı deneyler sırasında tesadüfen keşfedilmiştir.

Şekere göre 300-500 kat daha tatlı olan sakkarin, diş macunlarında, diyet içeceklerinde ve yiyeceklerinde kullanılmaktadır.

I. Dünya Savaşı'na kadar kullanılan tek suni tatlandırıcı olmuştur. Savaş sırasında ve sonrasında Amerika’da  ve Avrupa’da sofralarda yerini almış ve kullanımı son derece artmıştır. II.Dünya Savaşı ve sonrasında da yine kullanımı tüm dünyada oldukça yaygınlaşmıştır. 1960’da yapılan deneysel çalışmalarda mesane kanserine sebep olduğu tespit edilince, Amerika’da FDA kurumu sakkarin kullanımına sınırlama getirdi. Tabii ki bu durum, o zamanlar sakkarin mevcut olan  tek suni tatlandırıcı olduğundan dolayı birdenbire karmaşa ve hengâmeye sebep oldu.  1977’de Kanada’da sakkarin kullanımı yasaklandı. Ancak Amerikan Kongresi’nde bunun yasaklanması için daha fazla araştırma sonucu olması gerektiğine ve yasağın ertelenmesine karar verildi. Daha sonra bu erteleme 7 kez uzatıldı ve FDA yasağı 1991’de kaldırdı.

Aspartam, ikinci sırada çok kullanılan suni tatlandırıcı olup, 1965’te   James M. Schlatter tarafından keşfedildi. Şekerden yaklaşık 200 kat daha tatlı olan bu madde, ülser tedavisi için yeni bir ilacın geliştirilmesi esnasında  tesadüfen keşfedildi. Aspartamın kullanımı, 1981’de FDA tarafından kabul edildi. 1996’da ise  şuruplar dahil, her çeşit yiyecek ve içecekte kullanılmasına onay verildi. Ancak güvenli bir madde olduğu konusunda birçok şüphe taşıyan aspartamın, bazı kaynaklarda kanserle bağlantılı etkileri olduğu, ayrıca nörolojik ve psikiyatrik yan etkileri olduğu ifade edilmektedir.

Sukraloz ise, şekerden yaklaşık 600 kat daha tatlı olup, kimyasal yapısında klor içerir. 1976’da keşfedilen sukraloz, FDA tarafında güvenli kabul edilip 1991’de Kanada’da, 1998’de ise Amerika ve 2004’de Avrupa’da kullanıma girdi. 2008 yılından itibaren  ise, 80 ‘den fazla ülkede kullanılmaya başlandı. Yapılan klinik  çalışmalar ve hayvan deneyleri ile güvenli olduğu söylense de, obezite, diyabet ve kanser gibi hastalıkların oluşmasında etkili olduğuna dair bulgular vardır.

Daha çok gazlı içecekler ve ilaçlarda kullanılan  diğer bir tatlandırıcı Acesulfame potasyum (Ace-K), şekerden 200 kat daha tatlıdır. 1967’de  tesadüfen keşfedilip, FDA tarafından Amerika’da kullanımı 1988’de onaylanmıştır. Anne karnındaki bebek üzerinde etkileri olduğu,  kanserojen oluşumları arttırdığı yönünde çalışma sonuçları bulunan bu suni tatlandırıcı, çoğunlukla diğer tatlandırıcılarla belli oranlarda karıştırılarak da kullanılmaktadır.

Sağlıklı beslenmede doğal olanı tercih etmek ( Detaylı bilgi için www.emineakin.com) her zaman vurguladığımız önemli bir noktadır. Suni tatlandırıcıların keşfedilme ve insan hayatına dahil olma süreçleri hakkındaki bu  özet bilgilerin  toplum olarak ülkemizde sağlıklı beslenmede farkındalık düzeyinin artmasına katkı sağlaması dileğimizdir.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği