Günümüzde atomun altparçacığı kuarklardan bahsedilmekte ve her geçen gün fizik alanında yeni gelişmeler karşımıza çıkmaktadır. Bilim bugünkü seviyeye gelene kadar olan süreçte pek çok bilim insanının katkısı bulunmuş ve hala bulunmaya devam etmektedir.
1800’lü yıllarda ise Faraday atomun alt parçacıklarının da var olduğunu, atomun belli bir değerde ya da belirlenen değerlerin katları kadar elektrik yüklendiğini, bunun sonucunda atomun alt parçacıklarının olduğunu ve elektriğin de bu küçük parçacıklardan oluştuğunu yaptığı deneylerle ortaya çıkartmıştır.
Geçen ay bahsettiğim elektromanyetizmanın varlığından yani akımın bir bakır tel içinden geçişi sırasında etrafında bir alan oluşturduğunu yaptığı bobin ve mıknatıs deneyi ile ispatlamış ve manyetik alan varlığını gözler önüne sermiştir. Elektromanyetizma sayesinde bugün kullandığımız araç ve gereçlerin buluşu için de bir kapı açmayı başarmıştır.
Faraday’ın en ünlü deneylerinin ve yasalarının günümüze olan etkileri
İndüksiyon Ocakları; Faraday’ın indüksiyon yasasına dayanan indüksiyon ocakları karşılıklı indüksiyon kuralı ile iletken kapta oluşan bir akım sayesinde ısı üretmektedir.
Faraday’ın indüksiyon kanunu akımölçer diye adlandırılan galvanometreye bir tel halka bağlandıktan sonra, bir mıknatısın tel halkaya yaklaştırılıp uzaklaştırılmasıyla galvanometrenin ibresi hareket eder. Mıknatısın halka içindeki bu hareketi ile akım oluşur. Mıknatıs halkanın içinde hareketsiz olduğunda galvanometrenin ibresi hareket etmez. Bu tarz bir deney bizlere akım ile değişen manyetik alan arasında bir ilişki olduğunu ispatlamıştır. İndüklenen EMK tarafından oluşan akıma indüklenmiş olan akım denmektedir.
Michael Faraday bu deneyi devreye bir anahtar bağlayarak yapmıştır. Anahtarı kapatıp açarak deneyi detaylı bir şekilde gözlemlemiştir.
İndüksiyon ocaklarının özellikleri, içindeki elektromıknatıs sayesinde manyetik alan oluşması ve ısı işlevinin manyetik alan sayesinde gerçekleşmesidir. Bu ocakları elinizi değdirdiğinizde elinizi Elektrik Jeneratörleri; Faraday yasalarından karşılıklı indüksiyon yasasına dayanarak bulunmuş olan jeneratörler son yıllarda hayatın temel ihtiyaçları arasında yer almaktadır. Mekanik enerjinin elektrik enerjisine dönüşüm deneyi ile jeneratörlerin çalışma prensibine imza atan bilim insanı Faraday’dır. Yukarıda anlattığım bir tel bobin ve mıknatıs deneyi ile ortaya çıkan manyetik akımın değiştirilmesi ve kullanılması prensibidir. Jeneratörlerin hareket etmesini sağlayan ilk etki su, gaz türbini, güneş, rüzgar enerjisi ve buhar türbini olabilir.
Elektrik trafoları; Her ne kadar önceki aylarda manyetik alanın zararlarına değinirken trafoların olumsuz etkilerinden bahsetmiş olsam da günümüzde trafolar hayatımızın bir parçasıdır.
Trafolar akımı ve gerilimi gerektiğinde kademe kademe düşüren ya da gerektiğinde kademe kademe yükselten AC devir ile çalışan aygıtlardır. Trafoların çalışma prensibi Faraday yasalarına direkt olarak bağlıdır.
Faraday Kafesi; İletken tellerle kapatılmış olan bir kafes ya da kutudur. Tamamen kapalı olan bir bölgede olması önemli bir detaydır. İçi boş olan iletken tellerden oluşturulan bu kafesin dışında oluşan elektrik, kafesin içinde sıfırdır yani kafesin içine geçmez ya da kafesin içinde oluşan elektrik alanı kafesin dışına geçmez yani dışarda elektrik sıfırdır. Faraday kafesinin en etkili olduğu alan yıldırım çarpmalarına karşı korunak olma görevleridir.
Bu durumda Faraday kafesinin bizi dışardan gelecek manyetik alandan koruma özelliği olacağı gibi tam tersine içinde manyetik alan oluşan bir Faraday kafesi ise iyi bir topraklama olmaması durumunda bizlere zarar verecektir.
Son olarak bu büyük buluşlara imzasını atan bilim insanı Faraday’ın buluşlarının insanlık için daha faydalı kullanılmasını temenni ederek yazımı sonlandırıyorum.
Bilimsel gelişmelerin olumlu etkilerinin daha fazla yaşanması dileğiyle...