Bugünün çocuk ve gençleri iletişim ve bilgilenmeyi dijital araçlarla yapıyorlar. Onların ana babalarıysa kâğıdın hâkim olduğu bir dünyada doğmuşlardı. Ana babalar bu nedenle çocuklarından daha farklı bir dünyanın temsilcileri… Yani bugün nesiller arasında yaşanan bir kuşak çatışmasından çok daha fazlası. Anne babalar, çocuklarının bir zamanlar iletişim için mektup kullanıldığını bilmediklerini anladıklarında her şey daha da kolaylaşacak…

 

 

1985 yılında çalışmaya başladığım ilk gazete bir kasabada yayınlanıyordu. Günlük, tabloid boy ve dört sayfaydı. Yine de her gün bu küçük gazeteyi yayınlamakta zorlanıyor, geç vakitlere kadar çalışıyorduk. Çünkü gazetemiz tipo teknolojisiyle basılıyor ve elle diziliyordu. Bunun anlamı şuydu: Gutenberg’in dizgi teknolojisinin aynısını, baskı teknolojisinin de bir ilerisini kullanıyorduk. Üç dört kişinin 8-10 saatte hazırladığı bu gazete, bugün bir dizgici ve bir de baskıcı ile birkaç saatte hazırlanabilir. Eğer kâğıda basmayıp internet gazetesi olarak hazırlarsanız bir kişi de yeterli olur. Yani hız da kalite de arttı.

 

Eksiler, artılar…

Dijital teknolojilerin artıları öncelikle hız ve çeşitlilik tabii… Yukarıdaki örneği de bu artıyı göstermek için anlattım. Herhangi bir akıllı telefonun yapabildiklerini eski teknolojilerle yapmaya kalksanız, yanınızda taşıyacağınız büyük bir bavul bile yeterli olmazdı. Fotoğraf makinesi, ses kayıt cihazı, dünya atlası, binlerce şehir bir tarafa yaşadığınız şehrin haritası ve saire…

 

Eski teknolojiyle asla mümkün olmayacak şeyleri ise sayarak bile bitiremeyiz: Sınırsız müzik ve film, sınırsız e-kitap, dünyanın tüm gazete ve dergileri, yüzbinlerce radyo ve televizyon istasyonu, navigasyonlar, sosyal medya uygulamaları, alışveriş siteleri… Tüm bunları bir kuşak önce hayal dahi edemezdik.

 

İşte bu nedenlerle “kuşaklar arası çatışma” yaşananları açıklamak için yetersiz. Bir “nesiller arası çatışma” var. Üstelik bu iki nesil farklı dünyalara doğmuş durumda.

Eski dünyada doğan ve günümüz dünyasında yaşayan ana babalar için durum şu: Dijital çağı hayal bile edemeyecekleri bir dönemde doğan “eskiler”, eski dünyayı biliyor ama yeni dünyada yaşıyorlar. Yani onlar her iki dünyanın da sakini.

 

Yeni dünyada doğan ve eski dünyada hiç yaşamamış çocuk ve gençler ise, dijital çağda doğdular, dijital çağın nimetlerine daha hızlı ayak uyduruyorlar ve eski dünyadan habersizler…

Bu durumda iki kuşak arasında birbirini anlama açısından, eski dünyadaki kuşak çatışmasından fazlası yaşanıyor.

“Bizim zamanımızda böyle miydi?” diye başlayan yakınmalara daha sık tanık oluyoruz. Burada ana babalara daha fazla iş düştüğü kanaatindeyim. Çünkü iki dünyanın da tanığı sadece onlar… Çocuklarına dijital çağ öncesi yaşananlarla ilgili hikayeler anlatabilirler. Bu da onların ana babalarını, ana babaların da çocuklarını anlamakta neden zorlandığını açıklayabilir.

 

Deneyimlerimle, bu hikayelerin çocukların çok ilgisini çektiğini söyleyebilirim. Özellikle bugün kolaylıkla elde ettikleri ve yokluğuna alışamayacakları şeylerin bir zamanlar hiç olmadığını öğrenmeleri onları çok şaşırtıyor. Anne babalar, çocuklarının bir zamanlar iletişim için mektup kullanıldığını bilmediklerini anladıklarında her şey daha da kolaylaşacak…

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği