Doç.Dr. Ahmet Demir’in geleceği tasvir ettiği ‘Havacılık ve Uzay Endüstrisinin Yapısı, İşleyişi ve Türkiye’de Gelişme Olanakları Üzerinde Bir Araştırma Ankara – 1977’ kitabı, ‘Ben havacıyım’ diyen her çalışanın okuması gereken bir kitap…
“Türk çocuğu!
Her işte olduğu gibi, havacılıkta da,
en yüksek düzeyde seni bekleyen yerini,
az zamanda, dolduracaksın.
Bundan, gerçek dostlarımız sevinecek,
Türk ulusu mutlu olacaktır.”
Atatürk (4 Mayıs 1935 – Ulus)
Amin Maalouf ‘Semerkant’ adlı romanına “Zamanın iki yüzü var, dedi kendi kendine Hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneşin seyri belirliyor kalınlığını ise tutkular.” şeklinde yazar.
Bizim havacılık için, yaşadığımız hangi zaman algısı içinde ilerliyor diye düşünüyorum bu aralar. Sanırım güneşin seyrinden biraz kopmuşuz ama kalınlığını da iyi ayarlamamışız. Bir dönem hem güneşin seyrini hem de tutkularımızın kalınlığını denkleştirmiş ve uyumu yakalamışız ama sonra sanırım denge kaybolmuş.
Bu dengenin nasıl ve niçin kaybolduğu ile ilgili bana bir aydınlanma sağlayan Doç.Dr. Ahmet Demir’in ‘Havacılık ve Uzay Endüstrisinin Yapısı, İşleyişi ve Türkiye’de Gelişme Olanakları Üzerinde Bir Araştırma Ankara – 1977’ kitabından yedinci bölümü sizler ile paylaşmak istiyorum.
Türkiye’de Havacılık ve Uzay Endüstrisinin Gelişme Olanakları
- Giriş
Memleketimizde uçak endüstrisinin kurulması yolunda son yıllarda giderek yoğunlaşan çabaların harcandığı görülmekte, günümüzdeki gelişmelere bakılırsa, yakın bir gelecekte bu alanda olumlu sonuçlara ulaşılacağı anlaşılmaktadır. (1) (Hatırlanacağı gibi bu endüstri dalı bazı ülkelerde sadece uçak yapımıyla sınırlı kalmakta, bazı ülkelerde ise iyice gelişmiş bir durumda, her türlü havacılık ve uzay araçlarını yapabilecek düzeyde bulunmaktadır. Kanımızca, memleketimizde ‘Uçak Endüstrisi’ olarak kurulması düşünülmekle birlikte ileride ‘Havacılık ve Uzay Endüstrisi’ne dönüşebilecektir. Aslında sağlıklı bir gelişme de bunu gerektirmektedir.)
Yalnız, önceden de belirtildiği gibi, uçak endüstrisi ileri teknolojiye dayalı, geleceği belirsizliklerle dolu ve dolayısı ile riski fazla ve pahalı bir ekonomik uğraşı alanıdır. Bu nedenle endüstrinin kurulması ile iş bitmemekte varlığını sürdürmesi, gelişebilmesi için sürekli olarak devletin kontrol ve makul ölçüler içerisinde kalmak şartı ile desteğine ihtiyaç vardır. Memleketimizde daha önceki uçak endüstrisinin kurulması yolundaki girişimlerin sonuç vermemesinde bu hususun büyük rolü olmuştur. Bu bakımdan uçak endüstrisinin kurulması yolunda günümüzdeki girişimlerin başarısında, geçmişte bu alanda edinilen tecrübelerin değerlendirilmesi yanısıra, konunun memleketimiz için taşıdığı önemin yeterince anlaşılması da yardımcı olacaktır.
- Tarihçe ile devam ediyor ve ciddi detaylar bulunuyor. Bu güzel kitabı halen temin etmek mümkün. Ve ‘Ben havacıyım’ diyen her çalışanın okumasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
Geçmişe cevabı aramak bizlerin tercih ettiği yönetmelere göre sağlıklı, sağlıksız, geçiştirme, mazeret bulma gibi cevaplar ile sonuçlanacaktır. Mazeret arayanlar veya gerçekten bir cevap ile ilgilenmeyenler için en kısa yol ‘Bizi engellediler’ mottosu olacaktır. Halbuki engele takılmanın da kendi içinde gerekçeleri olduğunu unutmamak gerekir. Geçmişte nereye takıldığımızı bilirsek bugün ve gelecek planlarımız da o kadar sağlıklı olacaktır. Kitabın içinden daha fazla bilgi vermek yerine size 1977 yılından bugüne çok fazla şeyin de değişmediğini dolayısıyla bir tarih kitabı değil, halen gelecek tasvir eden bir kitabı tavsiye ettiğimi bilmenizi isterim. 1935 yılında verilmiş bir sözümüz var. Artık zamanı güneşin seyrine getirmenin vakti.