Havacılık emniyeti, tüm havacılık süreçlerinde riskleri tanımlama ve bu riskleri minimize etme amacını taşır. Emniyetin sağlanması, yalnızca kazaların önlenmesi değil, aynı zamanda insan hayatı ve maddi kayıpların da en aza indirilmesi anlamına gelir. Emniyetli operasyonlar, tüm sektördeki aktörlerin işbirliğiyle sağlanabilir. Uluslararası standartlar, özellikle ICAO’nun Emniyet Yönetim Sistemi (SMS) ile havacılık organizasyonlarında proaktif bir yaklaşımı teşvik eder.
“Emniyet” sözcüğü, Wright Kardeşlerin ilk kontrollü ve motorlu uçuşu gerçekleştirdiği 1903 yılından günümüze baş döndürücü hızla gelişerek büyüyen havacılık endüstrisi içerisindeki tüm süreçlere temel oluşturan, göz ardı edilemez nitelikte kritik öneme sahip bir kavramdır. Emniyet olgusunun havacılık operasyonlarında rol oynayan tüm taraflarca içselleştirilmesi ve uygulamaya yansıtılmasında organizasyonun bütününü kapsayan bir “Olumlu Emniyet Kültürü”nün varlığının önemi büyüktür. Havacılık organizasyonlarının karşı karşıya olduğu mevcut risklerin doğru şekilde tanımlanarak proaktif yöntemlerle ve sistematik bir şekilde ele alınabilmesi ancak olumlu emniyet kültürünün tüm çalışanlarca paylaşılması sayesinde tam anlamıyla mümkün olacaktır.
Havacılık emniyeti, havacılık faaliyetleri kapsamında tüm potansiyel riskleri tanımlamak ve bunları kabul edilebilir seviyelere indirgemek amacıyla yönetilen süreçleri kapsamaktadır. Bu süreçlerin nihai hedefi, havacılık sektörü çalışanlarının, hava araçlarının ve bu hava araçlarından faydalanan herkesin emniyetinin sağlanmasıdır. Emniyetin sağlanması, yürütülen faaliyetlerde insan hayatının ve sağlığının güvence altına alınmasının yanında, maddi kayıpların olabilecek en düşük seviyeye indirilmesi ve bu seviyenin sürekli tutulması anlamına gelmektedir.
Dünya genelinde emniyetli havacılık operasyonunun temini, sektördeki tüm aktörlerin faaliyetlerini büyük bir titizlik ve dikkatle planlayarak yürütmesini gerektirmektedir. Hava aracı tasarımını yapan, üreten ve servis desteği sağlayan üreticiler; hava araçlarını işleten ve bakım hizmeti veren havayolu şirketleri; hava trafik hizmeti sağlayıcıları; kural koyucu uluslararası otoriteler ve nihayetinde devletler, havacılık sektöründe emniyetin azami derecede temininden ortaklaşa sorumludur. Emniyetli operasyon hedefi doğrultusunda işletmelerin emniyet yönetimine gereken önemi vermeleri, devletlerin ise ilgili otorite kurumları vasıtasıyla havacılık işletmelerini uçuş ve bakım emniyetinin temini yönünden kontrol altında tutması, belirlenen mevzuat gerekliliklerinin yerine getirilmesini titizlikle takip etmesi ve uymayanlara gerekli ikaz ve yaptırımları uygulaması kritik önem taşımaktadır.
Havacılık endüstrisinin geleneksel emniyet yaklaşımı bilindiği üzere geçmiş kazaların reaktif analizi ve bu olayların tekrarlanmasını önlemek için düzeltici faaliyetlerin başlatılması üzerine inşa edilmiştir. Ancak, günümüzün yüksek emniyet hedefleri çerçevesinde yalnızca geleneksel reaktif yaklaşımı kullanarak emniyet seviyesinde iyileştirme yapmak maalesef mümkün değildir. Bu kapsamda geliştirilen modern proaktif ve prediktif emniyet yönetim süreçlerinin entegrasyonu ve havacılık organizasyonlarınca başarılı bir şekilde uygulanabilmesi ise ancak olumlu emniyet kültürüne sahip, risk azaltmayı teşvik eden ve bizzat uygulayan bir yaklaşımın varlığını gerektirmektedir. Bu bağlamda, olumlu emniyet kültürünün öncelikle üst yönetim tarafından benimsenmesi, desteklenmesi ve organizasyonun tamamına hedeflenen kültürün kararlılıkla yansıtılması kültür entegrasyon sürecinin başarıya ulaşması için ön koşuldur.
Emniyetin arttırılma çabalarında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) de önemli bir role sahiptir. ICAO, Şikago Sözleşmesi'ne ek olarak oluşturulan 19 farklı “Annex” ile 12.000'den fazla küresel Standart ve Tavsiye Edilen Uygulamayı (SARP) yönetmektedir. Annex 19, birden fazla havacılık alanında devlet düzeyinde emniyet yönetimi işlevlerini içerir. ICAO, emniyeti “kişilere veya mala zarar verme olasılığının kabul edilebilir bir seviyeye indirildiği ve bu seviyede veya bu seviyenin altında tutulduğu durum” olarak, emniyet yönetimini ise “emniyet risklerinin havacılık kazaları ve olaylarıyla sonuçlanmadan önce proaktif olarak azaltılması” olarak tanımlamaktadır. Annex 19'da ICAO, emniyet yönetimine yönelik kuruluş çapında kapsamlı ve önleyici bir yaklaşım olan Emniyet Yönetim Sistemi'nin (SMS) kurulması için ayrıntılı bir kılavuz sunmaktadır. Temel SMS yapısı, bir emniyet politikasının oluşturulmasını, tehlikelerin belirlenmesi ve risklerin azaltılması için sistematik yöntemlerin uygulanmasını ve nihayetinde organizasyonun olumlu bir emniyet kültürüne sahip olmasının teşvik edilmesini içermektedir.
Olumlu Emniyet Kültürü
En yalın haliyle bir grup tarafından ortak paylaşılan değerler bütünü olarak tanımlanabilecek kültür kavramının temelini, yaygın fikirler ve bağlı değerler ile şekillenen hissetme, düşünme, reaksiyon gösterme, kazanma ve diğerlerine aktarma unsurları oluşturur. Toplumun bir parçası olan örgütlerin de toplum kültürü altında bir alt kültür kimliğine sahip olması doğaldır. Bu bağlamda örgüt kültürü, bünyesindeki çalışanlarca paylaşılan inançlar, değerler ve tutumlar, duygular ve etkileşimlerin yanında aynı zamanda beklentiler, etkinlikler, normlar ve varsayımlardan oluşmaktadır.
Havacılık alanında faaliyet gösteren işletmelerin uymaları gereken emniyet kuralları çok net bir biçimde yazılı kurallar ile belirlenmiştir. Üretim, işletme ya da bakım faaliyetleri çok farklı süreçler içerse de nihai uçuş emniyetinin sağlanmasında bu işletmelerin üslendiği rollerde oluşabilecek hatalar telafisi mümkün olmayan kazalara yol açabilmektedir. Bu nedenle, devlet tarafından yetkilendirilmiş havacılık otoriteleri tarafından şirketlerin faaliyetlerinde emniyet kurallarına uyulup uyulmadığı sıklıkla denetlenmektedir. Ancak, ne kadar katı kurallar konulursa konulsun ya da ne sıklıkla kontrol edilirse edilsin, çalışanların işlerini kendilerinden beklenen standartlarda yerine getirip getirmediklerini sürekli takip eden bir sistem oluşturmak olanaksızdır. Havada pilot, kabin ekibi, yerde bakım ekibi, hava trafik kontrolörleri çoğu zaman yönettikleri süreçlerde ve verecekleri kararlarda tek başınadır. Emniyet kavramının havacılık örgütleri içerisinde içselleştirilerek benimsenmesi ancak bir kültür unsuru haline getirilmesi ile mümkündür. Havacılık organizasyonlarında görev alan çalışanların faaliyetlerinden kaynaklanan risk ve tehlikelerin farkında olduğu; emniyet sorunlarıyla karşılaştığında bunların bertaraf edilmesi için gerekli aksiyonları aldığı, emniyet sistemine uyum sağladığı ve emniyetin maksimize edilmesi için ortak değerleri paylaştığı bir “olumlu emniyet kültürü” emniyet hedeflerine ulaşmada vazgeçilmez bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Emniyet kültürü kavramı ilk olarak, 1986 yılında gerçekleşen Çernobil faciası sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından hazırlanan kaza raporunda kullanılmış ve kazanın temel sebeplerinden biri olarak emniyet kültürü eksikliği gösterilmiştir. Daha sonra meydana gelen Piper Alpha petrol platformu patlaması, Clapham tren kazası, King Cross yangını gibi dünya çapında büyük kazalar ile emniyet kültürünün önemi anlaşılmıştır. Çalışanlar, hem kendi güvenlikleri açısından işyerinde bulunan risk ve tehlikelerin hem de oluşturdukları iş çıktılarının diğer insanların güvenliğini doğrudan etkilediğinin bilincinde olarak görevlerini yerine getirmeli, yönetim mekanizmaları ise çalışanları bu doğrultuda güdüleyebilmelidir.
Emniyet kültürü, havacılık sisteminde insanlara sahip olunmasının doğal sonucudur. Örgüt üyelerinin emniyet olgusuna bakışları ve yürütülen tüm faaliyetlerde emniyetin vazgeçilmez unsur olarak gözetilmesi havacılık örgütlerinde var olması istenen emniyet kültürünün temelini oluşturur. Bu açıdan ele alındığında, emniyet kültürü, “kişilerin onları izleyen hiç kimse yokken emniyete ve riske ilişkin nasıl hareket ettikleri” olarak açıklanabilir. Emniyet kültürünün güvene dayalı, hatalar ve ihlaller arasında ayrımın net bir şekilde yapılabildiği, sürekli öğrenme ve gelişme temeline dayanan bir yapıda olması gerekir. Emniyet hedeflerini yakalayan havacılık organizasyonlarının genellikle dinamik, sürekli gelişen ve etkin iletişim ortamının sağlandı.