Dünyada yeni ve modern havalimanlarının yeni dijital sistem yaklaşımlarıyla tasarlanırken, operasyon ve kapasiteyi geliştirmek, daha iyi müşteri deneyimi sunmak amacıyla yapılan dijital tabanlı havalimanı yatırımlarının 2020 yılına kadar yüzde 40 büyüyeceği öngörülüyor. Peki havalimanlarında dijital dönüşüm yaklaşımları neye işaret ediyor?
Günümüz rekabet etkin çevre ve pazar yapısında, emniyet ve güvenlik temel öncelikler olmakla birlikte havalimanı yönetimleri operasyon ve faaliyetlerini daha etkin ve verimli yapmakla yükümlüdür. Buna bağlı olarak, yeni ve modern havalimanlarının sürekli olarak yeni dijital sistem yaklaşımlarıyla tasarlandığını görmekteyiz. Dijital tabanlı havalimanı yatırımlarının 2020 yılına kadar yüzde 40 büyüyeceği öngörülmektedir. Bunun altında, operasyon ve kapasiteyi geliştirmek ve daha iyi müşteri deneyimi sunmak gelmektedir. İlerleyen teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle hızla gelişen hava taşımacılığı, artan yolcu ve trafik sayıları ile birlikte ne yazık ki havalimanları bu büyümeye cevap verememiş ve artan güvenlik tedbirleri nedeniyle de gecikmelerin ve memnuniyetsizliklerin yaşandığı alanlar haline gelmiştir. Günümüzde artık havalimanı kapasiteleri yetmemeye başlamış ve pek çok havalimanı kapasite problemleriyle karşı karşıya kalmıştır. Her ne kadar Eurocontrol desteğiyle havalimanlarında uygulanan, havalimanı operatörlerinin, havayolu ve yer hizmeti şirketlerinin ve hava seyrüsefer hizmet sağlayıcılarının ortaklaşa çalışarak karar almalarını sağlayan ve bir tür bilgi akış sistemi olan Havalimanı Ortaklaşa Karar Verme Mekanizması (Airport Colloborative Decision Making- A-CDM) pek çok havalimanına altyapı ve kaynak kullanımı açısından pozitif katkı ile beraber maliyet tasarrufu sağlasa da yine de B2B (Business to Business) stratejisinden B2C (Business to Consumer) stratejisine ve hatta bunun sonucunda havalimanı 4.0’a geçişi sağlayacak yönetimsel ve operasyonel çözümlere ihtiyaç vardır. Günümüz pazarlama 4.0 yaklaşımlarında artık veriler toplanmakta, ilişkilendirilmekte ve analiz edilerek anlamlandırılmaktadır. Hatta 2012-2013 arasında üretilen veri hacminin insanlık tarihinde o zamana kadar üretilen toplam veri hacmine eşit olduğu söylenmektedir.
Havalimanlarının dijital dönüşüm süreci
Havalimanlarının dijital dönüşüm sürecinde 3 temel faktör bulunmaktadır. Bunlar:
• Havacılık operasyonlarının değişmesi ve dönüşmesi,
• Yolcu deneyiminin ve ihtiyaçlarının değişmesi ve dönüşmesi,
• Havacılık dışı gelirlerdeki artıştır.
Tüm bu değişim ve dönüşümlerle birlikte yolcuların artık daha bilinçli olması ve internet ile birlikte web tabanlı teknolojilerin hayatımıza adapte olması, havalimanlarında da IT tabanlı teknolojilerin kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Şimdilerde,
kendi yolculuk sürecini takip etmek, evden çıkmadan önce mobil cihazından uçuşuyla ilgili bilgi ve varsa değişiklikleri almak, havalimanına geldiğinde kiosklardan bilgi edinmek, check-in ve bagaj işlemlerini otomatik olarak yapmak ve gideceği yere
en kestirme yoldan ve en kısa sürede gitmek isteyen bir yolcu profiliyle karşılaşmaktayız. Havalimanlarında yolcu, bagaj ve uçak olmak üzere 3 tür akıştan bahsetmek mümkündür. Havalimanları zaman ile yarışılan yerler olduklarından, tüm bu akış sürecinin iyi yönetilmesi ve zamanında veriye ulaşmak önem taşımaktadır. Bu anlamda dijital havalimanı konsepti ve pazarlama yaklaşımlarına örnek olarak; Dubai, Katar ve Singapur Changi havalimanlarında elektronik ve sanal alışverişe olanak sağlayan teknolojik gelişmeler vardır. Yine Frankfurt Havalimanı’nda bulunan kiosklar sadece QR kodları ile hizmet vermektedir. Changi, Schiphol, Heathrow, Incheon, Munich, Zurich ve Copenhagen havalimanları da dijital dönüşüm süreçlerini başlatan ve uygulayan diğer havalimanlarıdır. Düsseldorf Havalimanı’nda sizi robotlar karşılamaktadır.
Geleceğin dijital dönüşüm uygulamaları
Şu anda modern ve bazı gelişmiş havalimanlarında sağlanan sistemlere örnek olarak; kaynak yönetimi, bilet-yolcu eşleşmesi, yolcu ve operasyon süreci izleme, sanal kule, yolcu-bagaj eşleştirme, uçuş bilgi ekranları, emniyet yönetim sistemi, otomatik check-in ve bagaj yükleme sitemleri, parmak izi ve retina tanıma sistemleri, ERP, DGS (Docking Guidance System) verilebilir. Gelecekte ise dijital dönüşüm sürecinde havalimanlarında karşılaşacağımız uygulamalar ise şunlardır: Öngörüsel analiz, yapay zeka, makine öğrenmesi, bulut teknolojileri, big data, blockchain teknolojileri, nesnelerin interneti (IoT) ve RFID teknolojisi. Günümüzde bu kavramlardan birkaçı bazı havalimanlarında da kullanılmaktadır. Robotlar ve akıllı telefonlar ile birlikte çalışan beacon’lar, yolcuya ihtiyaç duyduğu bilgileri anında iletebilmekte ya da biometrik tanıma sistemi sayesinde erişilen kişisel bilgilere göre özel bir hizmet sunulabilmektedir. Örneğin, yolcunun o anda bulunduğu noktadan gitmek istediği noktaya ilişkin yönlendirmeler, uçuşu ile ilgili bildirimler veya ticari alanlardaki promosyonlar ile ilgili bilgiler anlık olarak cep telefonuna gönderilmektedir. Yolcuların sanal gerçeklikle yapılmış tematik bir tünelin içinden geçmesi ile aslında
biometrik sistem ile güvenlik kontrolünden geçiyor olmaları, hem yolcu memnuniyetini olumlu etkilemekte hem de zaman ve mekan kazandıracak gelişmelerin önünü açmaktadır. Bahsi geçen tüm bu sistemler, tamamen yolcunun ihtiyaç ve zevklerine göre kişiselleştirilmiş bir hizmet vererek yolcu konforunu arttırmasının yanında, havalimanı giderleri ve ticari olanaklar gibi birçok farklı konuda da avantaj sağlamaktadır.
Dijitalleşme iş yapma süreçlerinin başka bir yolu olup, 300 milyar dolardan fazla gelir yaratmaktadır. Dünya çapında havalimanlarının bilişim teknolojilerini kullanma maliyetleri 2017 yılında 8.43 milyar dolara yaklaşmıştır. Bu maliyetler aslında havalimanlarının akıllı teknolojilere neden yaklaştığını ve operasyonel süreçlerinde bu teknolojilerden faydalanmak istediklerini de açıklamaktadır.
Pazar odaklı rekabetçi yaklaşımlar
Tüm bu süreç iyileştirmeleri daha rekabetçi ve pazar odaklı bir havalimanı sektörünün ortaya çıkmasına neden olmakta ve havalimanları da birbirleri ile rekabet eden işletmeler haline dönüşmektedir. Ancak etkin bir dijital dönüşüm sadece son teknolojileri uygulamaya bağlı değildir, bununla birlikte dijital çözümlerin getirdiği potansiyelden yararlanmak için organizasyonların da dönüşmesi gerekmektedir. Bu da havalimanlarında yeni iş modellerinin geliştirilmesini, havalimanı sınırlarının dijital ortamda yeniden şekillendirilmesini ve tüm havalimanı yönetiminin yeniden düşünmesini gerektirmektedir. Dijitalleşme sürecinde her bir havalimanı çalışanının da bu sürece etkin katılımı, bilgilendirilmesi, eğitimler verilmesi ve disiplinlerarası niteliklerle donatılması şarttır. Son yıllarda havalimanlarında yaşanılan hızlı büyümeye yanıt verebilmek, bu büyümeyi etkin ve verimli olarak yönetebilmek için dijital çözümlerden faydalanmak, havalimanı süreçlerindeki en gerekli dönüşüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu anlatılanların kapsamında aşağıdaki bir havalimanı deneyimini en kısa sürede hepimizin yaşaması kaçınılmazdır.
Yıl 2050. Pekin’den Dubai’ye uçuyorsunuz. Havalimanının kapısından içeri girerken giyilebilir giysileriniz biniş kartınızı ve dijital pasaportunuzu iletiyor. Bir check-in bankosu veya kiosku ziyaret etmenize gerek yok, kimsenin de sizi taramasına gerek
yok; lazerle çalışan güvenlik kameraları zaten anında yüz (belki de biyometrik) tanıma işlemini gerçekleştiriyor ve moleküler tarayıcılar eşyalarınızı tehlikeli maddeler için tarıyor. Birkaç saat sonra akıllı navigasyon sistemleri sayesinde süpersonik uçuşunuz tam zamanında geliyor. Uçaktan ayrılmadan önce bagajınız seyahat planınızı almış bir robot tarafından otelinize götürülmek için bekleyen sürücüsüz bir taksiye bindiriliyor.