Bir hafta boyunca akıllı telefonunuzun hücresel ağını kapatabilir misiniz? Bunu başarabilirseniz, bu bir hafta içinde yaşadıklarınız, akıllı telefon dan başınızı kaldırmadığınız günlerden ne kadar farklı olur?
Çok değil sadece 15 – 20 yıl oldu
Bugün inanması güç ama akıllı cep telefonlarının ilk örnekleri 2000’li yılların başlarında hayatımıza girdi. 1990’ların ilk yarısında cep telefonu ve internet, 1980’lerde de bilgisayarı tanıdık. Daha önce bu mucizevi araçların kavramlarından bile habersizdik.
Bugün evlerden yavaş yavaş çıkan telefonlar için yıllarca sıra beklendiği zamanlar daha dün gibi. Yani bugünün genç ve çocuklarının anne babalarının büyük kısmının, değil ceplerinde evlerinde bile telefon yoktu.
Akıllı telefon, sadece telefon değil
Bilgisayarsız, internetsiz ve cep telefonsuz dünyayı uzun uzun anlatıp sıkmak istemem. Ancak özellikle akıllı telefonlar çok farklı. Bir akıllı telefon, asla sadece telefon değildir. Aynı zamanda, alarmlı saat, ajanda, takvim, kronometre, ses kayıt cihazı, fotoğraf makinesi, video kamera, televizyon, radyo, not defteri, post it, hesap makinesi gibi ilk akla gelen özelliklerinin yanında, internet ve indirebileceğiniz sayısız uygulama ile binlerle ifade edilebilecek özelliğe sahip bir cihaz.
Onun sayesinde sadece iletişim kurmuyor, binlerce farklı eylemde de bulunabiliyoruz. Tabii “eğlence” kavramını da değiştirdi akıllı telefon.
Tamamen ücretsiz uygulamalarla uykunuzdan bile feragat edip oyun da oynayabilirsiniz, sosyal medyada zaman da öldürebilirsiniz.
Yine tamamen ücretsiz uygulamalarda, kitap da okuyabilirsiniz, yeni bir dil de öğrenebilirsiniz.
Sosyalleşmenize katkıda da bulunabilir, tam bir asosyal olmanıza da…
Şöyle bir düşünün…
Şöyle bir düşünün akıllı telefonunuz olmasa bir gününüz nasıl geçerdi? İşte bu soruya vereceğiniz cevap, anne babalarınızı anlamaya sizi bir adım yaklaştırır.
Serviste ya çevreyi izler, ya kitap okur, ya da arkadaşlarınızla sohbet ederdiniz.
Derste ya öğretmeni dinler ve not alırdınız, ya yanınızdaki arkadaşınızla çaktırmadan konuşurdunuz, ya deftere desen çizerdiniz ya da hayal dünyasına dalardınız.
Kantinde ya çay ve simit eşliğinde tadına doyulmaz, yıllar sonra hatırlanacak muhabbetler ederdiniz ya da öğretmenleri çekiştirirdiniz.
Yaz tatillerinde gezdiğiniz yerleri “görür” ve oralara gittiğinizi “bilirdiniz”. Aklınızda kalan yegâne görüntüler, selfi ekranında gülümseyen yüzünüzün arka planındaki manzaralar olmazdı.
Denemesi bedava…
Bunların size sıkıcı geleceğinin farkındayım. Zaten bu nedenle bir sosyal medya ve akıllı telefon bağımlılığından bahsediliyor. İnsan fıtratı gereği, kolay ve eğlenceli bir seçenek varken, zor ve daha az eğlenceli olanı seçmez.
Eğer sürekli akıllı telefonunuz ile ilgileniyor ve çevrenizde olup bitenden habersiz hale gelebiliyorsanız, durum vahim demektir.
Bağımlılık meselesine gelince… Herhangi bir şeye bağımlı olup olmadığınızı anlamak çok kolaydır. Bir hafta boyunca uzak kalmayı deneyin. Akıllı telefonun hücresel ağını kapatın. Bir hafta dayanırsanız sorun yok. Ama birbirimize ve özellikle de kendimize karşı dürüst olalım. Bir gün bile dayanabilir misiniz acaba?