Savunma Sanayi Müsteşarlığı bünyesinde yapılan müşterek taarruz uçağı (JSF) projesinin son zamanların en güçlü projeleri arasında yer aldığını biliyoruz. Ülkemizde bu tür projelerin de devam ettiğini biliyoruz ve destekliyoruz…

 

Şimdi bu uçağa biraz hakim olalım…

Joint Strike Fighter- Müşterek Saldırı Uçağı (JSF) havadan-yere görevi için optimize edilmiş çok maksatlı bir uçaktır. Uygun maliyetle USAF, ABD Donanması ve Marin Birlikleri ile müttefiklerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmıştır. JSF, F-22 için geliştirilmiş birçok teknolojiden de yararlanacaktır.

 

1993 yılında her servis için bağımsız bir taktik havacılık modernizasyonunun gerçekleştirilmesinin maliyet açısından karşılanamayacağı için “Çok Maksatlı Avcı” (MRF) ve “Gelişmiş Saldırı Uçağı” (A/F-X) programları iptal edilmişti. Bunların yerine “Müşterek Gelişmiş Saldırı Teknolojisi” (JAST) adı altında, gelecek jenerasyonun vurucu silah sistemini geliştirmek üzere, yeni bir program başlatılmıştı. 1995 Ağustos’unda program JSF olarak yeniden adlandırıldı. Aynı yıl Gelişmiş Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve Gelişmiş Kısa Kalkış ve Dikey İniş (ASTOVL) programları JSF programının içine katıldı. Bu hareket neticesi Birleşik Krallık Donanması da programın içine çekilmiş oldu.

 

JSF programı rekabet eden iki silah sistemi konseptini üçlü servis ailesine uygun maliyetlerle onların ihtiyaçlarını karşılamak üzere sunacaktır.

  • USAF- F-16 ve A-10’u değiştirmek ve F-22’yi takviye etmek için özellikle havadan-karaya görevlere uygun çok maksatlı uçak. USAF varyasyonu en az mühendislik gelişimlerini içermektedir. Uçağın dik kalkış ve “hovering” gibi bir kriteri olmayacağı gibi uçak gemisinde konumlandırılmış uçaklar için gerekli karakteristik ve bakım hizmetlerine gerek görülmeyecektir. 2,036 uçak siparişi planlanmaktadır.
  • USN- F/A-18E/F’leri takviye etmek üzere çok maksatlı “stealth” saldırı uçağı. Uçak gemilerinde görev alması donanma ile diğer JSF varyantları arasındaki temel farkı meydana getirmektedir. Daha düşük hızlarda yaklaşımı sağlayabilmek için uçağın daha geniş kanatlara ve kuyruk kontrol yüzeylerine ihtiyacı bulunmaktadır. İç yapısı da katapult fırlatma ve kanca ile inişler için güçlendirilecektir. Uçakta uçak gemilerine uygun kuyruk kancası bulunacaktır. İniş takımları daha uzun süspansiyonlu daha fazla yük kapasiteli olacaktır. Dahili yakıtla F-18C’nin iki misli menzile sahip olacaktır. 300 uçak alımı planlanmaktadır.
  • USMC- AV-8B ve F/A-18A/C/D’leri değiştirmek için kısa kalkış ve dikey inişli (STOVL) saldırı uçağı. Marinlerin talebi diğerlerinden kısa kalkış ve dikey iniş özelliği ile ayrılmaktadır. 642 uçağın siparişi planlanmaktadır.
  • UK-STOVL (supersonic) uçağı Sea Harrier’ları değiştirmek için planlanmaktadır. Kraliyet Donanması’nın JSF’leri U.S. Marine’lerinkine çok benzer olacaktır. 60 uçağın alınması planlanmaktadır.
  • Lockheed Martin X-35’in ABD Marin’leri ve Kraliyet Donanması varyantı olan uçak kısa kalkış ve dikey iniş (STOVL) için motor şaftı ile tahrikli bir dikey kalkış fanı sistemi kullanmaktadır. Uçakta Rolls-Royce/Allison yapımı, şaft tahrikli kalkış fanı bütün tiplerde müşterek olan, modifiye edilmiş Pratt & Whitney F119 motoruna akuple edilecektir.

 

Boeing X-32’nin ABD Marin’leri ve Kraliyet Donanması varyantı olan uçak kısa kalkış ve dikey iniş (STOVL) için ana motora bağlı kalkış nozullarını kullanacaktır.

 

 

Tüm zamanların en büyük savunma sistemleri tedarik projesi olarak nitelendirilen JSF projesi, ABD’nin 2010’lu yıllardan itibaren ortaya çıkacak yeni nesil savaş uçağı ihtiyacını karşılamak için başlatılmıştır.

 

Program F-35 uçaklarının uluslararası katılım ile müşterek tasarım geliştirilmesi, üretimi ve lojistik desteğini kapsamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ekonomik ömürlerini doldurmaya başlayacak olan F-4 ve F-16 uçaklarının yerini almak ve ortaya çıkacak yeni nesil savaş uçağı gereksinimi göz önüne alarak, 1999 yılında Konsept Gösterim Evresi (CDP)’nden başlayarak projeye katılım sağlamıştır. 11 Temmuz 2002 tarihinde imzalanan uluslararası Mutabakat Muhtırası (MOU) ile uçağın mühendislik geliştirme faaliyetlerini kapsayan ve halen devam etmekte olan Sistem Geliştirme ve Gösterim (SDD) Evresi’nde, 3. seviye ortak olarak yer alınmıştır. SDD evresi kapsamında uçak ve ilgili yer sistemlerinin mühendislik geliştirme faaliyetleri devam etmektedir.

 

Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin 12 Aralık 2006 tarihinde yaptığı toplantıda, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın yeni nesil savaş uçağı olarak F-35 seçilerek, uçağın seri üretiminden ömür devrinin sonuna kadarki tüm kullanım ve lojistik destek sürecini içerecek olan Üretim, Destek ve Sürekli İyileştirme (PSFD) Evresi’ne katılımına ve bu amaçla PSFD MOU dokümanının imzalanmasına karar verilmiştir. Anılan karar uyarınca, Mutabakat Muhtırası ve ekleri 25 Ocak 2007 tarihinde imzalanmıştır.

 

 

JSF Projesi kapsamında görev alan yerli firmalarımız;

  1. Orta Gövde: TUSAŞ
  2. Yapısal Parçala: TUSAŞ, Alp Havacılık ve Kale Havacılık
  3. Motor Parçaları: Alp Havacılık, Kale Pratt&Whitney
  4. Elektronik Parçalar: ASELSAN, AYESAŞ

F-35 uçağının küresel olarak idame edilmesi kapsamında Ortak ülkelerin sanayilerinden derlenen veriler doğrultusunda yapılan analiz sonuçlarına göre Türkiye, Avrupa bölgesindeki tüm kullanıcılara ait JSF uçaklarının motorlarına ağır bakım, onarım hizmeti vermek üzere 2018’de kurulacak ilk merkez olma hakkını elde etmiştir. Her beş yılda bir merkezlerin çeşitli kriterler göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesinin planlandığı açıklanmıştır.

 

SDD Sözleşmesi gereğince pilot ve bakım/onarımcı personel eğitimleri Entegre Eğitim Merkezlerinde gerçekleştirilecektir. Bu kapsamda F-35 uçaklarını kullanacak pilotlarımızın ve uçakların bakım/onarımını yapacak personelimizin eğitilmesi amacıyla Malatya üssünde konuşlanacak bir Entegre Eğitim Merkezi kurulacaktır. Söz konusu merkezde müttefiklerimizin ilgili personelinin de eğitimi mümkün olacaktır.

06 Mayıs 2014 tarihinde düzenlenen Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında, Projede gelinen durum değerlendirilmiş ve ilk iki adet F-35A uçağının siparişi verilmiştir. 2018 yılında teslim alınması planlanan uçakların Blok-3F konfigürasyona sahip olacak şekilde 10’uncu Düşük Yoğunluklu Başlangıç Üretim Dönemi (Low Rate Initial Production – LRIP 10) kapsamında üretilmesi planlanmaktadır.

 

7 Ocak 2015 tarihinde gerçekleştirilen SSİK toplantısında LRIP11 dönemi için dört adet uçak siparişi verilmiştir. Uçakların 2019 yılında teslim edilmesi planlanmaktadır.

09 Mart 2016 tarihinde gerçekleştirilen SSİK toplantısında 6 adet uçak siparişi daha verilmiştir. Böylece sipariş verilen toplam uçak adedi 14’e ulaşmıştır.

Toplam hedef 100 adet F-35 uçağının tedarik edilmesidir.

 

Türkiye JSF uçaklarının Avrupa bölgesi motor ağır bakım ve onarım merkezi olacak. SSM ve HvKK.lığı tarafından JSF Projesi kapsamında 2007 yılında imzalanan PSFD MOU (Production Sustainment and Follow on Development) kapsamında hedeflenen Motor Üretim ve Bakım Kabiliyetinin Türkiye’de kazanılması için müzakereler yürütülmüş, 2011 yılında ABD Hükümeti ve PrattWhitney firması ile birlikte bir analiz çalışması başlatılmış ve bu çabaların neticesi olarak 2013 yılında alınan National Disclosure Policy ile ABD Hükümeti tarafından Türkiye’nin F135 Motoru Depo Seviyesi Bakım merkezi olarak çalışmalar yürütmesine izin verilmiştir. Müteakiben JSF Program Ofisi ve ABD Savunma Bakanlığı Tedarik, Teknoloji ve Lojistik Müsteşarlığı tarafından yürütülen tüm kritik program toplantılarına katılım sağlanarak her düzeyde Türkiye’nin bu konudaki kararlılığı muhataplarımıza iletilmiştir. Eskişehir’de mevcut motor üretim ve bakım tesislerine ABD Hükümeti ve üretici firma PrattWhitney ile birlikte teknik ziyaretler gerçekleştirilerek süreçte eşgüdüm sağlanmıştır. ABD Hükümeti tarafından kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulan süreç neticesinde, Türkiye’nin tecrübesi ve uzmanlığı, diğer alternatiflere nazaran maliyet etkinliği ve uluslararası arenada bölgesel liderliği tescil edilmiştir. Türkiye’nin JSF Projesi kapsamındaki en önemli hedeflerinden olan F135 Motorunun üretim ve bakım kabiliyetleri kazanılacak olup, alınan bu son karar ile Türkiye, 2018 yılından itibaren en az 3 yıl tek başına hizmet vermek üzere, Norveç ve Hollanda’nın önünde Program Tesisi olarak F135 Depo Seviyesi Bakım (DSB) hizmeti vermek üzere birinci sırada seçilmiştir. Avrupa bölgesine kurulacak ilk tesisin sadece Türkiye’de olması ile “öğrenme eğrisi” ve başlangıç dönemi dezavantajlarının tamamı rekabet altında olmadan tek kaynak olarak geçilecektir. Bu sayede rekabetin başlaması beklenen dönemde Türkiye en avantajlı konumda olacak ve 2024’ten itibaren yılda en az 100 motora DSB hizmeti sağlamak için avantaj sağlayacaktır. Konuya ilişkin yapılan açıklama aşağıda yer almaktadır: ABD JSF Program Ofisi (JPO) tarafından yürütülmekte olan JSF Programı, F-35 uçaklarının uluslararası katılım ile tasarımı, geliştirilmesi, üretimi ve lojistik desteğini kapsamaktadır. Program; ABD’nin, program ortaklarının (İngiltere, İtalya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Danimarka, Norveç ve Türkiye) ve diğer FMS ülkelerinin yeni nesil savaş uçağı (F-35) ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yürütülmektedir. Türkiye, 1999 yılında projenin Konsept Gösterim fazına iştirak etmiş, 2002 ve 2007 yıllarında ise sırasıyla Sistem Geliştirme ve Gösterim (SDD) ve Üretim, Destek ve Sürekli İyileştirme (PSFD) fazlarına katılmıştır. Program kapsamında ilk iki uçağın 2018 yılında teslim alınması planlanmaktadır. Halihazırda F-35’in gövde, motor parçaları Türkiye’de sanayisi tarafından üretilmektedir. ABD Savunma Bakanlığı, F-35 uçağının küresel olarak idame edilmesi kapsamında yürüttüğü Avrupa bölgesi gövde ve motor ağır bakım, onarım merkezlerinin seçimine yönelik kararını belirlemiştir. Program ortağı ülkelerden ve sanayilerinden alınan veriler doğrultusunda yapılan analiz sonuçlarına göre Türkiye, Avrupa bölgesindeki tüm kullanıcılara ait JSF uçaklarının motorlarına ağır bakım, onarım hizmeti vermek üzere 2018’de kurulacak ilk merkez olma hakkını elde etmiştir. Motor üretim ve bakım merkezi Eskişehir’de oluşturulacak kabiliyetin Türkiye’de tesis edilmesinden yaklaşık 3 yıl sonra Norveç’in ve Hollanda’daki tesislerin de devreye girmesinin ve her beş yılda bir merkezlerin yeniden değerlendirilmesinin planlandığı açıklanmıştır.

 

Bu tür projelerin desteklenmesi ve devamının getirilmesi savunma sanayimizi ve ülkemizi millileşme projelerinde daha ön plana çıkaracaktır. Var gücümüzle çalıştığımızı bütün dünyaya gösterdiğimiz bu günlerde; katlayarak devam etmemiz gerektiğini vurgulamak isterim.

 

Herkese emniyetli ve başarılı çalışmalar dilerim.

 

Kaynak: ssm.gov.tr ve tayyerici.com

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği