Başlığa bakarak bu yazımızda elektrik konularından bahsedeceğimizi düşünmeyin. Elektrikçinin işinin elektrikçiye bırakılması gerektiğini bilenlerdeniz. Lakin TÜBİTAK yayınlarından çıkan bir kitapta Ohm kuralı ile ilgili ilginç bir yazı okuyunca, sizlere de bunu aktarmaya karar verdim. Ohm kuralını bilmeyen yoktur. Fakat bize bugün gayet sıradan gelen bu kuralı ilk açıkladığında Georg Ohm kabul görmemiş hatta suçlanmıştır. Bilimsel bir konuda dahi alışılmışın dışına çıkabilmek sıkıntılı süreçleri beraberinde getirmiştir. Bu sıkıntıları en çok yaşadığı bilinen Galile (Galileo) olmasına rağmen yalnız değildir. Yaşadıkları yıllar çok farklı da olsa Georg Ohm da bunlardan birisidir.
Ohm’un yasası, iki nokta arasındaki bir iletken üzerinden geçen akımın, iki nokta arasındaki voltajla doğru orantılı olduğunu belirtmektedir. Orantı sabiti, direnç ile tanışmak, bu ilişkiyi tanımlayan olağan matematik denklemine ulaştırır.
I = V/R
Burada I iletken üzerinden amper birimi cinsinden olan akım, V voltaj birimi cinsinden iletken boyunca ölçülen voltaj ve R iletken direncidir. Daha özel olarak, Ohm’un yasası, bu ilişkide R’nin, akımdan bağımsız olarak sabit olduğunu belirtmektedir.
Yasa, 1827’de yayınlanan bir tez yazısında, uygulanan gerilimi ve akımı, çeşitli tel uzunluklarını içeren basit elektrik devreleriyle ölçen Alman fizikçi Georg Ohm’un adını aldı. Deney sonuçlarını açıklamak için, yukarıdakinden biraz daha karmaşık bir denklem sundu. Yukarıdaki denklem Ohm yasasının modern halidir.
Fizikte, Ohm yasası, orijinal olarak Ohm tarafından formüle edilen yasanın çeşitli genellemelerine değinmek için de kullanılır. Ohm’un yasasının yeniden şekillendirilmesi Gustav Kirchhoff’tan tarafından yapılmıştır.
Ocak 1781’de Georg Ohm’un çalışmasından önce, Henry Cavendish, Leyden kavanozları ve değişik çap ve uzunluklarda tuz çözeltisi ile dolu cam tüpleri denedi. Akımı, vucudu ile devreyi tamamlarken hissettiği şokun ne kadar kuvvetli olduğuna dikkat ederek ölçtü. Cavendish, “hız” ın (akım) “elektrifikasyon derecesi” (voltaj) olarak doğrudan değiştiğini yazdı. O sırada diğer bilim insanlarına sonuçları bildirmedi.
Ohm, 1825 ve 1826 yıllarında direnç konusundaki çalışmalarını yaptı ve sonuçlarını 1827’de Die galvanische Kette, mathematisch bearbeitet (“Galvanik devre matematiksel olarak araştırıldı”) olarak yayınladı. Fourier’in ısı iletimine ilişkin çalışmalarından, eserinin teorik açıklamasında önemli ilham aldı. Akımı ölçmek için bir galvanometre kullandı ve termokupıl terminalleri arasındaki gerilimin bağlantı sıcaklığı ile orantılı olduğunu biliyordu. Devreyi tamamlamak için çeşitli uzunluk, çap ve malzeme içeren test tellerini ekledi.
Ohm yasası, muhtemelen, elektrik fiziğinin erken niceliksel tanımlamalardan en önemlisiydi. Bugün bunu açıkça görüyoruz. Ohm eserlerini ilk yayınladığında, durum böyle değildi; Eleştirmenler konuyla ilgili yaptığı muameleye düşmanlıkla tepki gösterdi. Çalışmalarını “çıplak hayranlık ağları” olarak nitelendirdiler ve Alman Eğitim Bakanı, “Bu tür aykırılıkları vaat eden bir profesörün bilim öğretmeye değmediğini” bildirdi. Ohm’un öğretmenlik görevine son verildi. Bu faktörler, Ohm’un eserlerinin kabullenilmesini engelledi ve eseri 1840’lara kadar kabul görmedi. Neyse ki, Ohm, ölümünden önce bilime olan katkıları nedeniyle tanınabildi. Günümüzde elektrik direnç birimine isminin verilmesiyle onurlandırılmaktadır.