27 Ocak 1926 tarihinde hava şehitlerinin anılması amacıyla gerçekleşen ilk törenin Askeri Hava Mecmuası’nın 1 Şubat 1926 tarihli sayısında yayınlanan “27 Kanun-i Sani 1926 Günü” başlıklı yazıdaki yansımalarını aktarmaya devam ediyoruz.
Nutuklar…
27 Ocak 1926 günü hava şehitlerinin anılması için ilk kez ayrı bir tören düzenlenir, törenlerle ilgili ayrıntılı bilgi ve birkaç da fotoğraf Askeri Hava Mecmuası’nın 1 Şubat 1926 tarihli sayısında yayınlanır. Geçen sayımızda bu törenlerdeki genel havayla ilgili bilgileri aktarmış ve törendeki ilk konuşmayı yapan Kuvayı Havaiye Müfettişi Miralay Muzaffer Beyin sözlerini aktarmıştık.
Kuvayı Havaiye Müfettişi Miralay Muzaffer Beyden sonra kürsüye çıkan ve Tayyare Cemiyeti namına konuşan Tevfik Bey ise “Asil milletimizin büyük duygularına tercüman olan kıymetli bir nutuk” irat eder. Dergi Tevfik Beyin konuşmasıyla ilgili şunları yazar: “Kuvayı havaiyemizi pek ziyade mütehassıs eden bu kadirşinasane hitabeler…” Daha sonra “orta mektep muallimlerinden Ömer Bey gür sesiyle mübarek şehitlerimize son hitabelere başladı. İrfan ordumuzun bu genç zabitinin dilinden dökülen ve bütün gençliğimizin yüksek mefkûresini
anlatan sözler de kati i’tilâ’ (yukarı rütbelere erişme) ve teceddüt (yenilenme) yolunda irfan ordumuzun kudret ve celadeti (yiğitlik) beliriyordu.”
Asri Hafta dergisinin 2 Eylül 1926 tarihli sayısında yayınlanan foto-haber: "Tayyare manevraları ve son tayyare terakkiyatı."
“Tevfik Bey: Türk Tayyare Cemiyeti Namına muhterem şehitlerimizin huzurunda. "
Ömer Beyin Hitabesi
Muallim Ömer Beyin “Kara toprağın bağrına, kara günlerin aydınlığı gibi gömdüğümüz sevgili ve ebedi şehitler!” cümlesiyle başlayan şehitlerimize hitabesinden bir bölüm:
“Gönlümüzü tutuşturan minnetlerin ateşiyle kabrinize geldik! Aziz vücudunuzu ana yurdun selameti için bir kalkan ettiniz. Türk’ün hilalini gökyüzünün ortasına ezeli bir ayet-i istiklal gibi yazdınız. Kara bulutların ve karanlık gecelerin ortasında sizin feragatiniz bize ümit (…) olmuştu. Biz o günlerin acısını unutmadık. (…) Fani fakat sermedi Türk genci! Sen bu toprağın altında derin bir huzur ve huşu ile yattıkça ruhlarımızın ışığı sönmeyecek, Türk’ün celil ve muazzam ismi tarihleri dolduracaktır! (…) Bu unutulmaz büyüklüğün şükranı ile akan gözyaşlarımız sana en samimi bir çelenk olsun! Abidesiz ve işaretsiz Türk genci! (…) Sen bu sevgiyi kabul et! Sıcak ve hazin mezarında huzur ve sükûnla yat! Arkandan ağlayanların senin izlerini bırakmadığına emin ol (…)”
“Muallim Ömer Bey hava şehitlerimize maarif ordumuzun hürmetlerini iblağ ederken"
“Kuvayı Havaiye Müfettişi Muzaffer Beyefendi, veciz hitabelerini irat ederlerken. "
Hazin Matem Havası
Nutukların iradından sonra törenin sonraki bölümüne geçilir:
“Nihayet mızıka hazin matem havasını çalarken bir yer kıtası manevra fişeğiyle üç el havaya ateş etti. Bütün hazirun aynı huşu ve mükemmel bir intizam ile kabirleri tavaf ettikten sonra, ihtifale hitam verildi (anma törenleri sona erdirildi). Kıtaat ve halk önlerinde mızıka olduğu halde avdet etti (geri döndü).
Törenlerdeki ecnebiler
Askeri Mecmua’daki haberden anlaşıldığı kadarıyla törene katılanlar, askerler, memurlar ve halk ile sınırlı değilmiş:
“Eskişehir’de bulunan ecnebilerden Fransız (bir) rahip ile Alman tayyarecisi de hazin fakat şerefli merasimimize iştirak etmişlerdir. Alman tayyarecisinin şehitlerimizin kabrine koyduğu bir çelenkte milli kurdele üzerine Türkçe yazılmış (Alman tayyarecilerinin Türk şehit arkadaşlarına nişane-i hürmeti) ibaresi vardı. Ecnebi misafirimizle
meslektaşlarımızın hava şehitlerimize gösterdikleri hürmetin bizi pek mütehassis ettiğini (duygulandırdığını) beyan ederiz.”
Yazının bundan sonraki bölümünden nutukların metinlerine ve birkaç fotoğrafa yer verilmiş… Bu törenden ve yapılan konuşmalardan da anlaşıldığı gibi Balkan Savaşı ile başlayan ve Birinci Dünya Savaşı ile Milli Mücadele boyunca önemi giderek daha fazla anlaşılan havacılık, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarının en önem verdiği konulardan biri olmuş.