Thumbnail
  • 15.09.2023

Havacılıkta kavramları ve kapsamları anlamak

 

Bir kavramı öğrenebilmek ve o kavramı içselleştirebilmekteki en önemli başlangıç noktası o kavramı merak edip, sorgulamaktan; kelime yapısını analiz etmekten, o kavram altında yatan anlamı, mantığı kavrayabilmek için çeşitli kaynaklardan araştırma yapmaktan geçiyor. Kavramları ne kadar iyi anlayıp, içselleştirirsek; bu kavramların altında yatan mantığı farklı perspektiflerden irdeleyip, değişik açılardan ele alabilirsek; bu kavram

bizde o derece kalıcı olur. Peki havacılık kavramlarını biliyor muyuz?

 

Havacılık sektöründe her gün onlarca kavram kullanıyoruz ve bu kavramları çoğu zaman içselleştirmeden, içeriğini tam olarak bilmeden, bilinçsiz olarak kullanıyoruz. Çok azımız kavramları araştırıp kendine bir farkındalık oluşturuyor. 30 yılı aşkın havacılık sektöründe bilfiil çalışmış ve üniversitelerde de bu  konularda çeşitli dersler vermiş bir kişi olarak, bazı  kavramların öğrenciler ve çalışanlar tarafından tam olarak anlaşılmadığının farkına vardım. Üniversitelerde verdiğim derslerde öğrencilerden;
şirkette personel alımı mülakatlarında, mülakatlara katılan mühendis / teknisyen adaylarından; yine şirkette çalışan personelin bazı konulardaki geri dönüşlerinden edindiğim intiba, bu tezimi doğrular nitelikteydi. Örneklerle açıklamak gerekirse, mülakatlarda birçok adayın çok genel bazı terimleri bilmediklerine ya da bu kavramları içselleştiremedikleri için tam olarak ifade edemediklerine şahit oldum. Makine mühendisi olmuş bir kişinin “rezonans” kelimesini ilk defa duyduğuna ya da bu terimi açıklayamadığına; sıcaklık-ısı, iş-güç, kuvvet ve basınç arasındaki farkların bilinmediğine; mekatronik mühendisi olmuş bir kişinin “mekanik” kelimesini tanımlayamadığına; uçak mühendisi / teknisyeni bir kişinin “aerodinamik” kavramını anlamlı bir şekilde ifade edemediğine; elektrik-elektronik konusunda eğitim almış bir kişinin “akım-gerilim” kavramlarını, arasındaki farkları tanımlayamadığına çok defa şahit oldum. Sektörde çalışan ve hatta yönetici pozisyonunda olan birçok kişinin “emniyet ve güvenlik” kavramlarını karıştırdıklarına; “havaalanı–havalimanı” arasındaki farkları tam olarak bilmediklerine yaptıkları konuşmalardan, yazdıkları yazılardan defaatle tanıklık ettim. Peki niçin bu kadar önemli yaptığımız işle ilgili veya eğitimini gördüğümüz konularla ilgili kavramları bilmek, bu kavramları içselleştirebilmek, doğru kullanmak? Kavramların bizlere ne ifade ettiğini iyi anlayabilmemiz, temeli sağlam kurabilmemiz açısından oldukça önemli. Bir yapının temeli ne kadar sağlam olursa, onun üzerine inşa edilecek her şey daha uygun şekilde yerine oturmakta. Aksi taktirde temel sağlam olmadığı zaman, belirsizlik ve bilinmezlik üzerine inşa edilen her şey, büyük bir risk altında demektir.

Hepimiz lise yıllarında integral, türev vb. gibi birçok konuyu okuyup, bu konularla ilgili yüzlerce soru çözmüşüzdür. Ama integralin, türevin fiziksel olarak ne anlam ifade ettiğini, bu kavramların altında yatan fiziksel mantığın ne olduğunu çok azımız merak etmiş, incelemiş, irdelemişizdir. Bir fonksiyonun herhangi bir noktadaki türevini hesaplamanın ne anlam ifade ettiğini çoğu zaman sorgulamamışızdır. Hatta türevin herhangi bir parametrenin başka bir parametreye göre değişimini incelemek olduğu, değişim olmadığı zaman sıfır olduğu gerçeğinin çok farkında olmamışızdır.

Bir kavramı öğrenebilmek ve o kavramı içselleştirebilmekteki en önemli başlangıç noktası o kavramı merak edip sorgulamaktan; kelime yapısını analiz etmekten, o kavram altında yatan anlamı, mantığı kavrayabilmek için çeşitli kaynaklardan araştırma yapmaktan geçiyor. Yine hepimizin okul yıllarından duyduğu matematiğin bir dalı olan “trigonometri” kavramı, kelime yapısı olarak ilk bakışta fazla bir anlam ifade etmiyor ama hepimiz “sinus, cosinus vb.” bağıntılarını kullanarak yüzlerce problem çözmüşüzdür. Aslında en temel anlamda trigonometri, üçgen bilimi demek olup; geometride üçgenlerin kenarları ve açıları arasındaki ilişkileri, bunlarla ilgili fonksiyonları inceleyen matematiğin bir alt koludur. Dilimize özellikle yabancı dillerden geçen kavramların anlatmak istediği ifadeleri içselleştirmemizde sıkıntılar olabilmektedir. Bu noktada bizden daha önceki nesillerin kullandığı bazı terminolojiler, kavramlar onlar için daha anlamlı olabiliyor. Örneğin üçgen kelimesinin eski şekli müselles olup, müsellesat (isim, eskimiş, Matematik, Arapça kökeni) ise üçgen bilimi demektir. Günümüz Türkçesi’ndeki trigonometriye eş değer bir kelimedir. Bununla birlikte günümüzde üçgen kelimesinin oldukça kabul gören ve kullanımda olan bir kelime olduğu düşünüldüğünde, eskimiş bir kelime olan müselles kelimesi özellikle yeni nesil tarafından bilinmediği ve güncel kullanımda olmadığı için çok anlam ifade etmeyecektir. Dolayısıyla günümüzde de Türkçe’de trigonometri kelimesi yerine üçgen kelimesinden türetilmiş bir kelime kullanılsa, bu kavramın anlaşılmasını daha da kolaylaştırabilirdi. Özetle yeni bir kavram gördüğümüzde yapılacak ilk iş, öncelikle bu kavramın kelime yapısından yola çıkarak bir çıkarım yapmaya çalışmak; daha sonra da bu kavramın ifade etmek istediği kapsamı araştırarak, kavramı tam olarak anlamak; yani temeli sağlam oluşturmak olmalıdır. Bazı kavramların kelime yapısından anlamını kestirebilmek çok mümkün olmayabilir; bu noktada detaylı bir araştırma kaçınılmazdır. Bazı kavramların da kelime yapısından anlamları kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Hatta kelimelerin baş veya sonlarında bulunan birtakım ekler (ön ek - son ek) bize bu konuda oldukça yardımcı olmaktadır. Örneğin: Anti-icing, de-icing İngilizce olan bu iki kavram arasındaki temel fark, ön eklerinde bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Bir uçağı de-icing veya anti-icing işlemlerine ne zaman tabi tutacağımızı kavramlardan bile kolaylıkla anlayabiliriz. İngilizce’de anti ön eki “öncesinde, önlemek amacıyla, proaktif yapılan işlemler için kullanılır; anti-terror gibi” burada uçağın hareketli bölümlerinde olası buzlanmayı (İngilizce’de icing-buzlanma) önlemek için uçuş öncesinde yapılan, proaktif / önleyici bir eylemi belirtmekteyken; de-icing ise mevcut birikmiş buzun giderilmesi amacıyla yapılan bir işlemdir. İngilizce’de “de” ön ekinin kelimeye kattığı anlamlardan biri de mevcut bir şeyi kaldırmak, o şeyden arındırmaktır. Dolayısıyla burada da uçak yapısı ve elemanları üzerinde var olan, birikmiş buzun yok edilmesi, buzun kaldırılması, buzdan arındırma işlemini tariflemektedir. Türkçemiz’de de bunun gibi ön ekler oldukça yoğun kullanılmaktadır. Örneğin; anormal, biçare vb... Türkçemiz demişken dilimizi de özenle kullanmaya çalışmamız ve dil bilgisi kurallarına aşina olup, kuralları doğru olarak uygulamamız gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde birçok kelimeyi yanlış kullanmaktayız, örnek olarak doğrusu “zarafet”, “mütevazı” gibi olan kelimeler, halk arasında çoğu zaman “zerafet”, “mütevazi” şekliyle yanlış olarak kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumu’nda “hava aracı”, “hava yolu” sözcükleri ayrı yazılmaktadır. Günümüzde çoğu yerde havaaracı, havayolu şeklinde bitişik olarak yazılmış şekilde kullanıldığını da görmekteyiz. Bununla birlikte dil de canlı, dinamik bir yapıda olduğundan, sürekli değişim içindedir. İleride TDK’de bu gibi sözcüklerde değişim de olabilir. Mümkün olduğu kadar yabancı kelime yerine Türkçe’sini tercih etmemiz gerekir. Yabancı kelimeleri de kullanırken dikkatli kullanmakta fayda vardır. Örneğin çoğu zaman “veriler” yerine “data” kelimesi kullanılmaktadır ama “datalar” demek yanlış bir kullanımdır. Data zaten çoğul bir kelime olup, tekili “datum” kelimesidir. Aslında “data” kelimesi, dilin canlı ve yaşayan bir unsur olduğuna güzel bir örnek teşkil etmektedir. Şöyle ki; yabancı literatürde ilk kullanım zamanlarında sözlüklerde datum kelimesi tekil, data kelimesi çoğul olarak verilirken; kullanımdaki yaygın yapılan yanlışlıklardan / tercihlerden dolayı, kelime de tekili-çoğulu tek bir kelime gibi kullanım görmeye başlamıştır. Günümüzde bazı yabancı sözlüklerde data kelimesi hem tekil hem de çoğul olarak veri/veriler kapsamını karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumu’na da girmiş olan “data” kelimesinin karşılığı burada da benzer şekilde tekil olarak “veri” şeklinde verilmektedir. Türkçe kullanıma göre datalar demek mümkün gözüküyor. TDK, konu üzerine ne derece detaylı bir değerlendirme yaptı bilemiyorum; ama bu kelimenin dilimize Fransızca’dan geçtiği belirtilmiş. Burada da bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Zira Fransızca’da “donnée” kelimesi bunun karşılığıdır, bilgim dahilinde data kelimesi Fransızca değildir. Dilin yaşayan ve sürekli güncellenen bir yapısı olmasına bir örmek olarak da “ünvan” kelimesini verebiliriz. Bu kelimenin geçtiğimiz aylara kadar doğru yazılışı “u” harfiyle yani “unvan” şeklindeydi. Halk arasında ise hep “ünvan” olarak yanlış kullanılırdı. Bu yanlışlık o kadar arttı ki TDK son revizyonunda, bu kelimeyi  “ünvan” şeklinde halkın kullanımına uygun olacak şekilde güncelledi. Geçmişte çok kullanılan, günümüzde pek bilinmeyen “Galat-ı meşhûr lugat-ı fasîhten evlâdır – Galatımeşhur lügati fasihten evladır.” sözü burada da kabul edilebilir. Yani gerçekte yanlış olan ama yaygınlaştığı ve o şekliyle kabul gördüğü ve güncel hayatta çok yoğun kullanıldığı için, yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen bütün sözler, deyimler, terimler vb. her şey doğrusundan daha yeğ tutmak tercih edilir.

Üstte katıldığımı bahsettiğim işe alım mülakatlarında özellikle uçak ile ilgili bölümlerinden mezun arkadaşlarımızdan “aerodinamik” kelimesini tanımlamalarını istediğimde, çoğu zaman güzel ve tatminkar bir tanım alamadım. Kavramı birlikte irdelemek maksadıyla konu üzerinde sohbet niteliğinde devam ettiğimizde, bazı arkadaşlarımızdan tanım yerine aerodinamik denildiğinde uçağı anlıyorum şeklinde geri dönüşler oluyordu. Bu noktada “Uçak dışında, örneğin bir arabada aerodinamikten bahsedebilir miyiz?” şeklinde soruyu farklı bir açıdan yönlendirdiğimde, kavram hakkında biraz daha odaklanarak düşünmeye başlayıp, daha anlamlı cevaplar üretmeye başlıyorlardı. Aslında sorulan kavramı üstte bahsettiğim kelime yapısından da yola çıkarak birkaç anahtar kelimeyle tanımlamak belki de çözüm için en verimli yöntemdi. Buradan yola çıkarak ilk anahtar kelime cisim (uçak, araba vb...) olmalı, diğer anahtar kelimeler de kelimenin kendi içinde gizli olan (aero + dinamik) yani hava ve hareket kelimeleri olmalıdır. En genel anlamda aerodinamik; “hareket eden katı kütlelerin (cisimlerin) havayla etkileşimlerini inceleyen bilim dalıdır.” Yani kavramın içinde cisim var, hava (gaz, akışkan) var ve hareket var. “Bir cismin hava içinde hareket etmesi (veya havanın cisme nazaran göreceli hareketi) durumunda, cisim üzerinde oluşacak birtakım etkilerin incelenmesi” benim aradığım tatminkâr cevaptı. Cisimlerin havayla etkileşimi noktasından yola çıkarak, bir mülakatta akışkanın sıvı da olabileceğini belirten bir adayımıza, “Denizin derinliklerinde hareket eden bir denizaltıda aerodinamikten bahsedebilir miyiz?” şeklinde soruyu yönelttiğimde, kavramın kendisinde tam oturmadığından adayımızın ikilemde kaldığını hissettim. Özetle kavramlar üzerinde düşünürken, kelimenin yapısında var olan anahtar kelimelerden yola çıkarak kavramı tanımlamaya çalışmak ya da bu kavramla ilgili birkaç anahtar kelime oluşturarak, tanımı bu anahtar kelimeler üzerinde / etrafında, kapsamında şekillendirmek oldukça mantıklıdır. Benzer şekilde “mekanik” kelimesini açıklamasını istediğimiz arkadaşlar, bu kavramı “hareket eden sistemler”, “dişli çarklar” gibi örnekler üzerinde kurgulayarak anlatmaya çalışıyorlar. Yani mekanik denilince öncelikle birbirleriyle bağıntılı hareket eden birtakım sistemleri düşünüyorlar. “Hareket olmaması durumunda, örneğin bir köprüyle ilgili ya da o anda mülakat sırasında masada duran bir su şişesinin üstüne parmakla bastırarak bir kuvvet uygulanması durumunda mekanik bir problem kurgulayabilir miyiz?” şeklinde farklı bir açıdan konuyu ele alınca, bu sefer kısa bir duraksamadan sonra daha geniş bir perspektiften konuyu değerlendirmeye başlıyorlar. En temel anlamda mekanik, kuvvetlerin etkisi altında cisimlerin denge ve hareket şartlarını inceleyen bilim dalı. Bir cisim var, bu cisme birtakım kuvvetler etkiyor ve bunun sonucunu irdeliyoruz. Yine buradaki anahtar kelimelerimiz kuvvet, cisim, denge ve hareket. Bu tanımı tam olarak anladığımızda, mekanik ile ilgili problemlere yaklaşımımız, farkındalığımız daha üst bir seviyeye taşınacaktır. Herhangi bir cisme etkiyen kuvvetlerin etkisi altında cisimde bir hareket söz konusu olursa bu mekaniğin alt dalı olan dinamik bölümünde, cismin bu kuvvetler etkisi altında denge şartlarını inceliyorsak mekaniğin statik bölümünde problem ele alınıp, incelenir. Statik; durağan, hareket etmeyen, dengede olan cisim veya sistemler için kullanılan bir tabirken; dinamik ise hareketin olduğu cisim veya sistemler için kullanılan bir tabirdir. Mekanik çok geniş bir bilim dalı olup, cisimlerin yapısına göre bile alt kollara ayrılmaktadır. Rijit (yani kuvvetlerin etkisi altında şeklini değiştirmeyen-değiştirmediği kabul edilen) cisimler mekaniği, denge veya hareket şartlarının incelenmesine göre statik ve dinamik olarak ikiye ayrılırken; şekil değiştiren cisimlerin incelenmesi yine mekaniğin bir alt kolu olan mukavemet derslerinde incelenmektedir. Bunun yanı sıra cisim üzerinde gazlar, sıvılar vb. akışkanlar tarafından oluşturulan kuvvetler, basınç dağılımları vb. konular da yine mekaniğin bir alt dalı olan akışkanlar mekaniğinin kapsamında incelenmektedir. Seçilen birincil anahtar kelimelere, dayanım, mukavemet, rijitlik, akışkan vb. gibi ikincil anahtar kelimeler de eklemek mümkündür. Maddesel nokta, rijit cisim, elastisite modülü gibi kavramlar üzerinde de düşünüp; bu kavramları tam olarak içselleştirmemiz gerekir. Örnek olarak elastisite modülü yüksek olan bir malzeme mi daha elastiktir, yoksa tersi mi? Kavramları tam olarak anlayıp, içselleştirdiğimizde bu tür sorulara çok daha kolay cevap verebiliriz. Birçok farklı disiplinlerde öğrenim görmüş arkadaşlarımızın kendi alanlarının temeliyle ilgili konuları tam olarak içselleştiremediklerini; kontrol ve otomasyon mezunu arkadaşlarımızın kontrol kavramını net olarak açıklayamadıklarını; kararlılık kavramını içselleştirmediklerini; kararlı bir sistem, yapı, hareket, uçak vb. denildiğinde ne anlamamız gerektiğini tam olarak açıklayamadıklarını; statik ve dinamik kararlılık arasındaki farkları söyleyemediklerini çoğu zaman müşahede ettim. Bir başka örnek elektrik-elektronik mezunu arkadaşlarımızın yine Kirchhoff yasaları, diyot, transistor, frekans, genlik gibi çok temel bazı kavramları anlatmakta güçlük çektikleri üzerine verilebilir.

Üstte verilen örneklerde vurgulamaya çalıştığım konu, kavramları ne kadar iyi anlayıp, içselleştirirsek; bu kavramların altında yatan mantığı farklı perspektiflerden irdeleyip değişik açılardan ele alabilirsek; bu kavram bizde o derece kalıcı olur. Hatta bildiğimizi zannettiğimiz bazı kavramları bile  değişik perspektiflerden ele alıp, irdelemek bize ilave kazanımlar getirecektir. Bu noktada bir dersimde bir öğrencimin geri dönüşünü paylaşmak istiyorum: Uçmanın teorisini farklı yaklaşımlarla anlattığım bir derste, öğrencimden “Bildiğimizi zannettiğimiz bazı kavramları o kadar güzel ve değişik bir perspektiften anlattınız ki, bunları uzun seneler çok kolaylıkla hatırlayacağız ve ilintili birtakım kavramlar da çok iyi yerleşti kafamızda”  şeklinde bir geri dönüş aldım. İşte belirtmeye çalıştığım temel buydu. Birçok bilgi tam oturmamış bir temel üzerine inşa edilmişti ama gerçek temel o anda tam olarak sağlam bir şekilde yapılandırıldığı için, diğer zamanla yüklenmiş bilgiler de daha anlamlı hale gelmişti ve bu temel üzerindeki yerlerine, boşluk kalmayacak şekilde oturmuştu. Yaptığımız işe, üzerinde çalıştığımız konuya ilgili olmakla, sorgulamakla, araştırma yapmakla çok büyük kazanımlar elde edebiliriz. Nitekim yine mülakatlarda otomotiv öğretmenliğinden, motorla ilgili meslek yüksek okullarından mezun birçok adayın, arabalarda yazan 1600 cc - 2000 cc vb. kavramlar konusunda, cc’nin ne anlam ifade ettiği konusunda bilgi sahibi olmamalarının da bu merakın eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Alan ile hacim arasındaki farkları bilmeyen, bir yüzeyin alanının nasıl hesaplanacağı konusunda bilgi sahibi olmayan lise ve üstü eğitim görmüş çok kişiyle karşılaştım. Buradaki en büyük sorun temelin sağlam oluşturulmaması, kavramların iyice anlaşılmayıp içselleştirilmemesi maalesef. İşte bu nedenlerle kavramları ve ifade ettikleri kapsamları iyi anlamak çok önemli.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği