Türkiye’nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine ışık tutan, İstanbul’da Haliç’in kıyısında tarihi Lengerhane binasında bulunan çok görkemli bir müzedeyim bu ay, Rahmi Koç Sanayii Müzesinde.

 

Merak bu ya, önce bilmediğim sözcükleri araştırmakla işe koyuluyorum. Bu amaçla önce müzenin yer aldığı Lengerhane binasının ne için kullandığına bir göz atalım. Osmanlılarda gemiyi sabitlemek için denize atılan zincir ve ucundaki çapaya lenger deniliyor. Bunların yapıldığı yere de Lengerhane. İşte müze böyle bir Lengerhane binasında yer alıyor. Binanın tarihi padişah 3. Ahmet dönemine yani Lale Devri’ne (1718- 1730) dayanıyor. (1718-1730) Rahmi Koç 1991 yılında tarihi binayı satın alıp restore ettirerek Aralık 1994’te müze olarak açıyor. 2100 metrekarelik bir alanda yer alan bina çok nostaljik ve çok güzel. Taş duvarlı ve ahşap çatılı bir bina. Binaya daha adım atar atmaz o tarihi doku sizi hemen kucaklıyor. İşte o andan itibaren hayallere ve tarihe yani geçmişe doğru yolculuğunuz da başlıyor.

 

Zamanla müzedeki kolleksiyonların çoğalması üzerine Lengerhane’nin karşısında bulunan Hasköy Tersanesi de satın alınarak müzeye dâhil edilmiş.


Tersane’nin restorasyonu 2001 yılında tamamlanmış. Burası da 11 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu binaların dışında bir de açık hava sergileme alanları mevcut. Böylece toplam 3 ana bölümden oluşan müze 27.000 metrekare bir alanı kapsıyor. Gelelim müzenin bölümlerine. Burası o kadar zengin bir müze ki, dolayısı ile çeşitli bölümler mevcut. Atatürk Bölümü, Karayolu Ulaşımı Bölümü (eski ve antika arabaların sergilendiği bölüm) Demiryolu Ulaşımı Bölümü (trenler, tramvaylar, sergileniyor) Denizcilik Bölümü, (Ünlü gezgin Sadun Boro’nun Kısmet teknesi ve Uzaklar teknesi başta olmak üzere çeşitli tekneler sergileniyor). Havacılık Bölümünde (Douglas DC-3 Dakota, B-24 Libratör “Hadley’s Herem” ve de Havilland Vampire FBMK6) sergileniyor.

 

Yaşayan geçmiş bölümünde ise, Eski Zaman Eczanesi, Saat Tamir Dükkânı, Haliç Oyuncakçısı, Zeytinyağı Fabrikası yer alıyor. İnanın müzede bir an kendimi kaybettim. Başımı ne yöne çevirsem değişik bir obje ile karşı karşıya kalıyordum. Ayrıca hafta sonları nostaljik bir tren ile Haliç boyunca bir tur gezisi düzenleniyor. Bir de Uluç Ali Reis Denizaltısı var. 1944 yılı yapımı denizaltı 93 metre uzunluğunda ve 2400 ton olarak inşa edilmiş. İkinci Dünya Savaşında Japonya’ya karşı görev almış. 1971’de ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığına katılmış. Rehber eşliğinde gezilen denizaltı ile bir de denizaltı turu düzenleniyor. Müzeye giriş ücreti 15 lira. Öğrenci 6 lira. Öğretmenlere ise ücretsiz. Müze kartı olana da yüzde 20 indirim sağlanıyor.

 

 

Ben hayatımda hiçbir müzede bu kadar çok çeşitli aracı bir arada görmedim. (Kara, Hava ve Deniz). Tramvaylara bindim, indim, vapurlara bindim, uçaklara bindim, indim. Âdeta küçük bir çocuk gibi dolaştım. Yazımın başlığından da anlaşılacağı gibi ben bu müzede biraz da hayallerime yolculuk yaptım. Ama ne yolculuktu; tadı hala damağımda. Moda tramvayına bindiğimde yanımdaki vagonda padişahın saltanat vagonu bulunuyordu. İçinde de padişah oturuyordu. İnanın ben bu kadar fanteziyi Disneyland’da bile görmemiştim.

 

Bu görkemli müzeyi görmeye mutlaka biraz zaman ayırın. Üstelik giderken mutlaka çocuklarınızı da götürün. Siz de çok mutlu olacaksınız onlar da... Buna eminim.

 

 

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği