Thumbnail
  • 14.09.2019

Havayollarının ve uçak bakım merkezlerinin yedek parça satın alım süreçleri büyük önem teşkil ediyor. Zira havayolları tarafından sunulan servisin rekabetçi olabilmesi için uçakların operasyona her daim vaktinde hazır olması gerekiyor. Peki biz ülke olarak global yedek parça pazarında ne durumdayız?

 

Evet Sevgili Dostlar,

Malum hem dünya hem de ülke gündemi çok yoğun dolayısıyla bizler de bu yoğunluğun içinde bir şekilde kafayı suyun üstünde tutmaya çabalıyoruz. Belki bir çoğunuz bilir; benim asıl mesleğim uçak parça tedarik sistemi... Ve bu iş üzerinde 13 yıldır çalışıyorum. Sadece kendi şirketim için değil, ülkemizin bu sektörde hakettiği yere ulaşması için. Onaylı tedarikçi firma kuruluşlarımız, kıymetli Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz hep beraber uğraşıyoruz. Sivil havacılık otoritemiz bizlere çok ciddi destek ve ümit verdi. Var olmamızı sağlayacak çok güzel adımlar atıldı. Peki biraz açarsak... Bu konu nedir, neden önemlidir?

 

Globalleşen dünyaya ve serbest piyasa ekonomisinin dinamiklerine ayak uydurmaya başlayan ülkemiz, son yıllarda birçok sektörde olduğu gibi havacılık sektöründe de büyük bir atılım gerçekleştirdi.

 

Bayrak taşıyıcı Türk Hava Yolları’nın yanı sıra köklü havayollarının sektördeki atılımı pazarı daha rekabetçi hale getirdi. Bunun yanı sıra açılan uçak bakım merkezleri teknik hizmet anlamında da pazarda yer almamızı sağladı ve globalleşmemizde önemli rol oynayarak hava taşımacılığını her geçen gün büyüyen bir sektör haline getirdi. Ucuz maliyetli taşıyıcılığın temellerinden biri olan maliyetlerin düşürülmesi ve minimum maliyetle kar maksimizasyonu sektörün temel amaçlarından biri haline geldi. Ülkemizdeki bakım merkezleri, global ölçekte değerlendirildiğinde, görece düşük kişi-saat maliyeti ve kalifiye iş gücü sunarak ülkemizi tercih edilir bir bakım merkezi haline dönüştürdü. Bu noktada yerel havayollarının dışında bakıma gelen yabancı tescilli uçakların da oluşturduğu bir pazar oluşumuna ciddi katkı sağladı. Tüm bu aktivitenin içinde havayollarının ve uçak bakım merkezlerinin yedek parça satın alım süreçleri büyük önem teşkil etmektedir. Zira havayolları tarafından sunulan servisin rekabetçi olabilmesi için uçakların operasyona her daim vaktinde hazır olması gerekmektedir.

 

Yerel girişimciler olarak gelişen marketimizde bizler de yerimizi almak için gerekli çabayı sarf etmekteyiz. Bilgi, donanım ve sermaye yeterliliğimiz global ölçekte rol alacak seviyeye ulaştı. Sadece satın alan değil aynı zamanda üreten ve satan bir ülke konumuna gelmiş bulunmaktayız. Bizim gibi yatırımcıların ülkemizde oluşturacağı Parça Tedarik Zinciri kendi ülkemizde üretimi yapılan uçak yedek parçalarının da global markette satış ve pazarlama sürecini hızlandıracaktır. Türkiye’nin havacılık sektöründe tedarikçi alt yapısını oluşturarak ülkemize hizmet etme konusunda gerekli yeterliliğimiz var.

 

Sadece bu kadar mı?

Havacılık sektöründe ‘ikincil piyasa’ (after market) konusu kesinlikle en önemli kaynaklarımızdan biridir. Bu parçalar, uçak teardown (gövde ömrü bitmiş uçakların komponentlerinden ayrıldıktan sonra parçalanması) işleminden geçtikten sonra çıkartılan parçalardan oluşur. AR olan bir parça FAA veya EASA onaylı tamir atölyelerine gönderilip, OH veya SV duruma getirilir. Bu noktada düşük maliyetli hava taşıyıcılarının tercihleri daha çok ikincil piyasadaki kullanılmış, tamir görmüş parçalar üzerine yoğunlaşmaktadır. Maliyetin düşük olması, mevcut ihtiyacın kısa sürede en uygun fiyata giderilmesi gibi sebepler başlıca etkenlerdendir. Bu noktada karşımıza birçok farklı iş modeli çıkmaktadır. Ülkemizde uçak bakımı ve uçak parçalama işi yapan birçok firma bulunmaktadır. Gerek tedarikçiler olsun gerekse yerli üreticiler olsun gerekli  düzenlemeler yapıldığında  hakkettiğimiz yere çok daha süratli bir şekilde ulaşacağız.

 

Neden Türkiye? 

Konum... Ülkemizin stratejik konumu tartışılmaz bir şekilde önem arz etmektedir.

Havacılık sektörünün büyümesi yeni projelerin ve yatırımların da bu oranda büyümesini sağlamış ve artık mevcut havalimanlarımız yetersiz konuma gelmiştir. Bunun en belirgin sebebi sadece yolcu trafiği değil, aynı zamanda lojistik olarak da çok kritik bir konumda olmamızdır. Mevcut havalimanlarının yetersizliği sebebiyle açılan yeni havalimanının hayata geçmesiyle birlikte mevcut trafiğin çok üstünde bir sirkülasyon öngörülmektedir. Uçak parçalarının tedariki esnasında en önemli etkenlerden biri lojistiğin en hızlı şekilde sağlanmasıdır.

 

Lojistik avantajımız sadece hava trafiği ile sınırlı değildir. Bulunduğumuz coğrafya içinde etkin bir kara ve deniz trafiği de söz konusudur. Malzemelerin kara veya deniz yolu ile müşterilere ulaştırılma imkanının da oluşması, bazı yüksek ağırlık ve boyutlu malzemelerin ulaştırılması bakımından çeşitlilik avantajı da sağlamaktadır. Yabancı yatırımcılar için de malzemelerini güvenli ve stabil bir ülkede bulundurmak ve hızlı şekilde piyasa içinde dolaşımını sağlamak ayrıca bir avantajdır.

 

Zaman dilimi

Havayollarının mevcut hava trafiği içinde en çok önemsedikleri konular; zamanında kalkışlar ve zamanında bakım çıkışlarının tamamlanmasıdır. Burada en önemli etken parça tedarikinin zamanında yapılıyor olmasıdır. Havayollarının bulundukları bölgeler bu açıdan ciddi önem taşımaktadır.

 

Zaman farkları parça tedarik süreci için en önemli etkendir. Satın alma sürecinde 9-11 saatlik bir zaman farkı (Amerika ile bölgemiz arasındaki zaman farkı) malzemenin teslim sürecine lojistik ve finansal süreçlerden ötürü minimum 3 gün olarak yansır. Bu da bölgemizde faaliyet gösteren havayolu operasyonunda ciddi aksaklıklara sebep olur.

Bulunduğumuz bölgede bu anlamda önemli avantaj sahibi olmamıza rağmen henüz bunun getirilerini tam anlamıyla kullanamamaktayız.

 

İnsan gücü

Ülkemizin en önemli avantajlarından biri genç ve dinamik nüfusudur. Bulunduğumuz coğrafyanın en kaliteli insan gücüne sahibiz ve bu insan gücü için yeni gelişim sahalarına ihtiyaç bulunuyor. Her yıl 15 bin havacılık mezunu veren bir ülkede o mezunların çalışmasını sağlayacak sektörel gelişmeleri oluşturmak zorundayız.

Hedefimiz sektörümüzü ihracatta şaha kaldırmak bulunduğumuz coğrafyayı avantajımıza kullanmaktır.

 

Gerekli düzenlemeler hayata geçtiğinde...

  • Dünya üzerinde 27 bin 600 sivil uçak operasyonda. Bu uçakların yıllık parca giderleri 150 milyar dolar. Böyle büyük bir hacime sahip olan dinamik ve sürekli gelişen markete giriş yapılarak döviz girdisi kazanılacak.
  • Gelir vergisi hanesi büyüyecek, daha fazla yatırım için kaynak oluşacak.
  • Havacılığın tüm entrümanlarıyla bütünlüğü sağlanacak ve Türkiye sektörel bir aktör haline gelecek.
  • Türkiye’deki havayolları malzemelerini temin ederken; zamandan ve nakliye maliyetlerinden tasarruf ederek dünya piyasasında yolcularına en iyi servisi en iyi fiyata verme konusunda desteklenmiş olacak.
  • Üretici ve tedarik firmaları bölgesel merkezlerini İstanbul’a taşıyacak; yerel yatırımcılar dünya piyasasına açılacak, ihracat artacak.
  • Teknolojik birikim ve farkındalık artacak.
  • Kaliteli insan gücü istihdamı artacak.
  • Mevcutta bulunan Bakım Onarım Merkezlerinin müşterileri ve işleyişleri artacak. Turkish Technic, bakım onarım atölyeleri bakımından dünyanın en büyük kabiliyet skalasına sahiptir. Hem bayrak taşıyıcımızın hem de diğer özel girişimci bakım merkezlerinin tamir atölyelerinin işleyişi, geliri ve bilinirliği artacak.
  • Türkiye’nin stratejik konumunun en büyük avantajı olarak lojistiğin merkezileşmesi sağlanacak.
  • Bölgenin ve dünyanın en büyük havalimanı olan 3’üncü Havalimanı, bir ‘Havacılık Bakım Onarım Tedarik Merkezi’ haline gelecek.
  • Politik sebepler ile Türkiye’ye malzeme sevkiyatının engellenmesi, yavaşlatılması tehdit unsuru olamayacak. Hem üretim merkezlerinin yatırımları hem bölgede verdiği hizmet ağının genişliği böyle bir tehditin olasılığını ortadan kaldıracak.

 

İşte böyle sevgili dostlar hedef hepimiz için, bu sektörün aydınlık çalışanları için, geleceğimiz için olunca yaz yaz bitmiyor. Umarım sıkılmamışsınızdır...

Çok sevgiler...

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği