Thumbnail
  • 12.09.2019

Bu ayki yazımda Electro Static Discharging (ESD) konusunu ele almak istedim. ESD, verilen eğitimlerden biridir. Yazımı kimler için yazıyorum peki? Bu eğitimi almamış kişiler için yazma ihtiyacı olduğunu düşündüm. Bunun konunun yeteri kadar anlaşılmasını sağlamak için de önemli olduğunu düşünüyorum.

 

Değerli okuyucularım,

Havacılıkta bilindiği gibi emniyet önce gelir. Ayrıca havayollarının gereksiz ve bilinçsiz yaptığı harcamalarının biri de bakım hatalarıdır. Bakım hataları, gereksiz zaman ve maliyet kayıplarına neden olur. İşte bunlardan biri de bilinçsiz, eğitimsiz; adına ne derseniz deyin ESD konusundan da meydana gelen olaylar vardır. Peki önce ESD’yi tanıyalım; sonra da nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda bir şeyler yazalım. Eskiden ESD’nin ne olduğu bilinmez ve eğitimleri de olmazdı.

 

Ne oldu da ESD önemli bir hale geldi? Eski uçaklarda kontrol box’lar, computer’ler o kadar yaygın kullanılmıyordu. Sadece avionic sistemlerde görebiliyorduk. Onların da yapılarına baktığımızda çoğu yarı iletken malzeme dediğimiz (entegre, chip v.b) devre elemanları yerine, lamba dediğimiz malzeme ya da çok az sayıda transistor, direnç, kondansatör vb. kullanılıyordu. Dolayısıyla, uçaklarda kullandığımız computer’ler anti-static olmuş veya olmamış arızalanma durumları gözlenmemiştir. Yaklaşık 30-35 sene öncesine baktığımızda ve günümüzdeki uçaklarda artık sadece avionic değil neredeyse tüm uçak sistemlerinde computer kullanılıyor. İşte hikayemiz buradan başlıyor.

 

Dünden bugüne ESD

Hatırlar mısınız bilmem; eski televizyonlar tüplü (CRT, Catod Rate Tube) değimiz malzeme ile yapılmışlardı. Televizyon çalışırken ekrana yanaştığımızda static elektriğin çok fazla olmasından dolayı kolumuzdaki (pardon) tüylerimizi çekerdi. İşte o zamanlarda ESD nedir bilmezdik. Günümüzde o kadar çok kullandığımız elektrikle çalışan cihazlar var ki, evlerde ve uçaklarda kullandığımız, hepimizin bildiği ama çok da dikkat etmediği cihazlar bunlar. Peki birkaç tanesini örnekleyelim. PC (personel computer) masa üstü kullandığımız, özellikle ekranı tüplü dediklerimiz, çamaşır makinası, bulaşık makinası, internet modem cihazı, elektrik süpürgesi, cep telefonları v.b. İşte bu cihazların tek ortak bir yönü var. Hepsi elektrik ile çalışırlarken, hepsi kendine göre az veya çok statik elektrik üretirler. Uçaklarda durum nedir? Avionic veya E&E kompartımanı dediğimiz yerde onlarca computer var. Uçaktaki kullandığımız 115 VAC elektrik nerdeyse uçağın tamamında bulunuyor. Galley’lerde kullandığımız oven, air chiller gibi cihazlar da statik elektrik üretirler. Peki biz yolcu olarak statik elektrikten etkileniyor muyuz? Elbette. Hatta kabindeki halıların üzerinde yürürken bile daha çok etkileniyoruz. Kabin ekibinin troyller ile servis yaptığı zaman da etkileniyoruz. Üstelik bazı airline’lar kabin halısı daha ucuz olsun diye daha çok sentetik halı kullanıyorlar, bu bile bizi etkiliyor. Halbuki uçaklarda kabinde yolcuların oturduğu koltuk kılıfları olsun, kabin halıları olsun hepsinin anti-static malzemelerden yapılması gerekiyor. Tabi bir de yanmaz özelliği taşımalı. İşte bunlar ucu açık konular.

 

Belki aranızda “Ya hocam bunların hepsi sertifikalı ve otoritelerden onaylı olanlar kullanılıyor” diyenleriniz olacaktır. Evet! Ben de tam onu diyecektim. Uçaklarda hangi malzeme olursa olsun, ilgili otoritenin onay kodlu sertifikalı malzemelerini kullanmak zorundayız, doğrusu budur tabi. Uçuş emniyeti her zaman birinci sırada tutulmalıdır. Ben, onaysız veya omik (empadans) değerleri çok uygun olmayanlardan bahsediyorum. Şimdi biraz daha detaya girelim. Uçak malzemelerini Incoming inspection yapan arkadaşlarımız, shop’larda çalışan arkadaşlarımız, depo görevlileri, depodan alıp da uçağa götüren arkadaşlarımız ve sonunda o malzemeleri uçağa takan yetkili (C/S) arkadaşlarımızın hepsini ilgilendiren bu konuya önem vermemiz gerekir. Bu hem çalıştığımız şirketin uçuş emniyeti bakımından hem de gereksiz maliyetleri düşündüğümüzde gerekli kurallara uyma zorunluluğu açısından önemli.

 

En çok hangi bölümlerde sıkıntı yaşanıyor?

Shop’larda ve depolarda, gerek şirket içi gerekse şirket dışı planlı ve plansız denetlemelere tabi tutuluyor, buralarda sıkıntı olsa da çok fazla görmüyoruz. Peki hangi tarafta sıkıntı daha fazla? Sıkıntının en çok olduğu yer; ESD malzemelerini depodan çekip uçağa götüren arkadaşlarda ve ESD malzemesini uçağa takan arkadaşlarımızda gözüküyor. Hatta daha da çok ESD malzemelerini arıza teşhisi için uçak içinde veya başka bir uçakla swap’lama yapan arkadaşlarımızda görüyoruz. Peki gördüğümüz nedir? Safety ESD tool’u kullanmamak ya da söküp takım esnasında, ESD malzemelerin rack connector pin’lerine yanlışlıkla dokunmak. Dokunursak ne olur? Kompüterin içinde bulunan printed circuit board’larda kullanılan yarı iletken malzemeler, chip, entegre gibi malzemeler düşük voltajla çalıştığı için, bizden eksi (-) elektronlar buralara doğru akarlar ve hasarlanırlar. Peki bunların önüne geçebilir miyiz? Elbette evet! Uçakların avionic veya E&E kompartmanlarında safety ESD tool dediğimiz ESD bilekliği vardır. Gidin neredeyse bütün uçaklarda olması gereken bu tool’ları yerinde bulamazsınız. Halbuki uçaktaki kit malzemelerinden biridir. Nasıl iniş takım safety lock pinler varsa, bunlar da uçaklarda olması gereken malzemedir. Buradan Part-M, part-145 kalitecilerine ve sivil havacılık otoritesine sesleniyorum. Bahsettiğim ‘wristsrap’ diye adı geçen tool’u hiç uçaklarda kontrol eden veya check list’e dahil eden var mıdır?

 

Yeni uçaklarla birlikte gelen toollar

Özellikle uçak üzerinde çalışan arkadaşlarımız bu tool’u uçaklarda bulamadıklarından bakım hataları yapmaktadırlar. Peki bu tool’lar özellikle sıfır/yeni gelen uçaklarda kit malzemesi olduğundan, uçakla beraber ilgili kompartımandaki yerinde olurlar mı? Evet! Ya sonra ne olur da bunlar oradan kaybolur! Aynen tahmin ettiğiniz gibi olur.

 

Bir de depodan alıp da uçağa götüren arkadaşlar için de bir şeyler yazayım. MRO olsun, line maintenance şirketleri olsun bu işleri yapan arkadaşlarımız çoğunlukla taşeron olarak çalıştırılan kişilerdir. Peki arkadaşlara bu tarz eğitimler (ESD, Incoming inspection v.b.) direkt ‘safety EDS’ olarak nitelendirdiğimiz malzemeleri taşıyan arkadaşlara bu eğitimler veriliyor mu? Peki bu eğitimleri niçin almalılar? Safety ESD malzemesini depodan alırken bir takım kontroller yapılması lazım. İşte burada incoming inspection eğitiminin olması gerekiyor. Malzemeyi uygun depodan aldı, uçağa kadar götürüyor. Taşıdığı malzemenin paketi veya ambalajı anti-static malzemelerden mi yapılmış veya tam tersi uçaktan sökülen ESD malzemesi yine depoya faal veya gayrifaal olarak teslim edilirken paketi veya ambalajı anti-statik malzeme ile mi taşıyor bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Burada da ESD eğitimi alsın ki uçuş güvenliğini sağlasın ve gereksiz bakım giderleri oluşmasın.

Bu ayki yazımın sonuna geldim. Bu yazımda amacım kimseyi zan altında bırakmak değil, önemli olan uçuş güvenliği ve bakım hatalarından bahsetmek idi ve özellikle bu işlerden sorumlu arkadaşlara seslenmek istedim.

 

UTED yazılarımı zaman zaman yurt dışında eğitim vermek için bulunduğum zamanlarda da yazıyorum. Geçen ayki yazımı Hindistan’dan yazmıştım, bu ayki yazımı da Türkmenistan’dan yazıyorum. Bunların hepsi benim için bir tecrübedir, gözlemlediğim gerek Part-M, part-145 ortamları ve gerekse part-147 ortamlarını sizlerle sonraki yazılarımda paylaşacağım.

Sizlerin de öğrenmek istediğiniz konular olursa bana ulaşıp sorularınızı veya eğitim taleplerinizi gönderebilirsiniz. Sizlere daha da çok faydalı olmak adına, ‘Bilgi paylaştıkça güzeldir’ felsefesini hatırlatarak yazımı sonlandırıyorum.

 

Youtube’da açtığım, eğitim kanalım hacklendiği  için yeni bir youtube kanalı açmak durumunda kaldım. Aşağıda verdiğim yeni kanalımın linkidir. Mesleğe yeni başlayan veya bu konulara ilgili arkadaşların, kanalıma abone olup, paylaşması beni memnun eder. Beni okuduğunuz için hepinize ayrı ayrı selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği