Thumbnail
  • 04.10.2019

Havacılıkta 45 yılı geride bırakan Nuri Yılmaz; 30 yıl çalıştığı THY’den emekli olur olmaz MNG Hava Yolları’nda çalışmaya başlamış, 15 yıldır da burada görev yapıyor. THY Uçak Revizyon Müdür Yardımcılığı görevindeyken emekli olan Yılmaz, MNG’de Teknik Koordinatör olarak çalışmayı sürdürüyor.

 

Çocukluğu makineler arasında geçen Nuri Yılmaz, tam bir iş insanı. 70 yaşına gelmiş hala işinin başında, tüm gücüyle yeni yetişen arkadaşlarının yanında dimdik çalışmaya devam ediyor. 1974 yılında başladığı meslekte 45 yılını doldurmuş durumda. Düşünün ki THY’nin 30 yılını MNG’nin 15 yılını yaşamış, birçok olayın tanığı olmuş bir isim. Bu süre içinde biri kız biri oğlan iki çocuk sahibi bir baba olarak, hala da çalışmanın kendisine keyif verdiğini söylüyor. Kapatılan Atatürk Havalimanı’nda bir araya geldiğimiz Nuri Yılmaz, “Benim emekli olmam neyse de, Atatürk Havalimanı emekli olmayı hak etmedi” demeden de edemiyor, bunu da belirtmiş olalım. Yüzünde hüzün ve gururu bir arada taşıyan Nuri Yılmaz söyledi, biz de yazdık…

Nuri Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz; 

Nuri Yılmaz kimdir?

7 Kasım 1950 tarihinde İstanbul’un o zamanki adıyla Terkos Köyü, şimdiki ismi Durusu Köyü’nde Sular İdaresi Terkos Fabrikası’nda tornacı olarak çalışan işçi  bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Babam çok çalışkan biriydi, kendisi gibi beni de çok küçük yaşlarda zanaata yönlendirdi. İş yerine gittiğinde bahçemizde tamir için gelen muhtelif araçları, özellikle deniz motorları üzerinde, benim yapabileceğim işleri yapmamı isterdi. Hiçbir iş olmasa bile teknik resmini çizdiği kama vs’lerin ham demirden işleyerek eğe marifetiyle işlememi isterdi. Ortaokul zamanlarında yaz tatillerinde ise şu andaki yeni hava limanının (İstanbul Havalimanı) bulunduğu yerlerde kömür ocakları vardı. Ocak sahiplerinden Ökten Madencilik’in sahibi, kendisi rahmetli oldu, Hüseyin Bey’in ocaklarında, dozerlerde yağcılık işi yapmak suretiyle çalışırdım.

 

Mesleğe başlamadan önce havacılığa ilginiz var mıydı?

Havacılık mesleğine başlamadan önce merakım şöyle başladı. Babam evimizin bahçesinde normal iki zamanlı deniz motorlarını tamir ederdi. Ben de her zaman yanında ona yardımcı oluyordum. Bu arada o tarihlerde Karaburun sahilinde sık sık askeri tatbikatlar olurdu. Uçakların arkasında bir balon sarkıtılarak karadan tanklar onları hedef alarak atış yapıyorlardı.  Bu uçakların nasıl uçtuklarını o zamanlar çok merak eder ve ilgiyle izlerdim. Uçaklara olan ilgim artmış, daha sonra ablamın eşi Türk Hava Yolları  Radyo Atölyesi’nde elektronik teknisyeni olarak çalışmaya başladığında, havacılık hakkında konuşurken geleceğin mesleği olduğunu o yıllarda tahmin edebiliyordum. THY’nin saygın bir iş yeri olduğunu dünya ile entegre bir iş alanı olduğunu kendisiyle konuşuyorduk. Sık sık yurtdışına yaptığı seyahatler, benim de havacılığa olan ilgimi arttırmıştır diyebilirim.  

 

 

  

70’lerde THY’de işe başlayan birçok teknisyen gibi siz de meslek lisesi mezunusunuz sanırım. Hangi okuldan mezun oldunuz, eğitim yaşamınızdan bahseder misiniz?

İlkokulu Terkos Köyü’nde okudum. Köyde ortaokul ve üzeri okullar olmadığı için İstanbul’da akrabalarımın yanında kalarak ortaokulu bitirdim. Bursa Tophane Sanat Enstitüsü Torna Tesviye Bölümü’nde okumak için Bursa’ya gittim ve burada yatılı olarak okudum. Sanat enstitüsünde başarılı bir öğrenciydim. Sanat enstitüsü mezunları, o tarihte Ankara Teknik Öğretmen ve İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’ne (İDMMA) sınavla girebiliyorlardı. Ben de her iki sınava da girdim ve başarılı oldum. Tercihimi Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Makine Mühendisliği’nden yana yaptım. Bu arada Sanat Enstitüsü son sınıfta ve Mühendislik birinci sınıfta Koç Vakfı’ndan başarılı öğrencilere verilen karşılıksız burs kazanmıştım. Okulumuz çok iyi bir okuldu ancak o yıllarda anarşi ve terör nedenleriyle okula devamlı olarak gidemiyorduk. Yine o günlerden birinde okulumuzun kapısında boykot nedeniyle içeri giremediğimiz  bir arkadaşımla beraber kaydımızı dondurarak askerliğe gitmeye karar verdik. Sonrasında Hava Kuvvetleri’nde askerliğimi yaptım; askerliğimin son dört ayını İstanbul’da bulunan Hava Harp Okulu’nda tamamladım. Teskereme 15 gün kala, babam gazetede Türk Hava Yolları’nın ilanını görüyor. Beni haberdar etti ve ben ertesi gün birliğimden izin alarak, müracaatımı yaptım. Kısa bir zaman sonra bizleri imtihana çağırdılar, başarılı oldum.  Başarılı olanları hat bakım istasyonlarında çalışmak üzere işe aldılar ve ben 7 Şubat 1974 tarihinde Türk Hava Yolları’nda işe başladım.

 

Kaç kişi başarılı oldunuz?

Bizler grupta 30 kişinin üzerinde idik. Hat bakım istasyonlarında çalıştırılacağımız için bizim giysilerimiz diğer teknisyen ağabeylerimizden farklıydı. Onlarınki haki renk, bizimkisi turuncu idi. Bu nedenle bizlere ‘kırmızı tulumlar’ deniyordu. Güzel bir çalışma grubumuz oluşmuştu (bu grubumuzdan bazı arkadaşlarımız rahmetli oldular, onlara rahmet diliyorum). Daha sonra hat istasyonları yerine teknik müdürlük bünyesinde ‘Uçak Revizyon Müdürlüğü’ kuruldu. Müdürlüğüne Tibet Giray isimli mühendis bir arkadaşımız atandı. Grubu R1 ve R2 şeklinde çalışma gruplarına ayırdılar. Ekip amirliklerine Rıfat Maraz ve Erkan Ünal ağabeylerimiz getirildi. Her iki ağabeyimiz mesleklerinin zirvesinde, insan olarak da örnek olan  kişilerdi. Bilgi ve becerileri çok iyiydiler, onların altlarına bizlere ağabeylik yapacak Yılgör Demirel, Uğur İşler, Sami Zoray,  Atilla Alp, Yalçın Şeker, Ergün Çötreli, Tamer Yaşar, Hasan Hüseyin Karacan gibi mesleğinin zirvesinde olan kişilerle çalışmaya başlamıştık. İsmini saydığım ağabeylerden bazıları ebediyete intikal ettiler, kendilerine tanrıdan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler diliyorum. Nurlar içinde yatsınlar, hepsi iyi insanlardı.

 

Nuri Bey o dönem aldığınız temel eğitimden de bahsetmenizi rica etsem, neler söylersiniz?

Evet, kısa bir zaman sonra havacılık temel eğitim kursları almaya başladık. Çok değerli, mesleklerinin zirvesinde olan Sami Akalın, Behzat Gezgiç, Ahmet Unutulmaz (rahmetli oldular mekânları cennet olsun), Mehmet Tuğruçeri ağabeyleri buradan anmak istiyorum, sağlıklı ömürler diliyorum. O günlerde yarım gün eğitim, yarım gün de atölyede uçak üzerinde çalışıyorduk. Sonrasında yurt içi tip eğitimi olarak ilk  F28 gövde ve sistemler kursu, sırasıyla DC9, Boeing 727 daha sonrasında yurt içi kısa meydanları için kiralanan DASH 7 Kanada de-havilland pervaneli uçak kurslarını almıştım. Temel eğitim sonrası alınan yurt içi eğitimlerden sonra 1985 yılında Fransa’da A 310 eğitimi ve 1993 yılında İngiltere de RJ eğitimlerini aldım Özellikle F28 ve DASH uçaklarında aktif olarak çalıştım.  25 Ağustos 1977 tarihinde sivil havacılık otoritesinin imtihanlarını tamamlayarak 709 numaralı lisansımı aldım.

Hep sormak istediğim bir konu var. 12 Eylül darbesi olduğunda sizlerin çalışma alanınızda neler oldu, çok merak ediyorum?

12 Eylül darbesi olduğunda 23/07 vardiyasında nöbetçiydim. Normal çalışma saatleri içinde saat 24.00’da iki binbaşı ve iki başçavuş hangara gelerek; yönetime askeriyenin geldiğini ve bizlerin normal çalışmaya devam etmemiz istendi. Televizyonda ve radyolarda bu bilgi sabah saatlerinde yayıldı. Ve o gün sokağa çıkma yasağı uygulandı. Bizler evlerimize ancak özel izinle gidebilmiştik. Sonrasında teknik başkanlığa askeri yöneticiler atandı. Ve sonrasında tüm teknik müdürlüklerin yöneticileri değişti. Benim çalıştığım A Ekibi Vardiya Şefliği’ne önce Orhan Akarsu, sonrasında Mustafa Girit ağabeyler geldi. Onlarla da üçer yıl çalıştıktan sonra 1986 yılı temmuz ayında yurtdışına, Duesseldorf’a gönderildim. Almanya’da 4 yıl görev yaptıktan sonra yurda geri döndüm.

 

İşinizin geleceği hakkındaki düşünceleriniz neler, teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde işler daha da kolaylaşıyor mu yoksa daha da karmaşık bir hal mi alıyor?

Uçak teknisyenliği her geçen gün daha önemli bir meslek haline geliyor. Bizlerin çalıştığı zamanlarda Birinci Sınıf Lisans, İkinci  Sınıf Lisans vardı. Birinci Sınıf Lisans; elektrik, elektronik ve kokpit üzerinde çalışanların aldığı lisanstı. İkinci Sınıf Lisanslılar ise mekanik olarak görev yapan bilhassa uçak üzerinde çalışan kişilerin aldığı lisanstı. Şu anda bu sistem değişti ve B1 - B2 diye adlandırıldı. Son senelerde lisans alan arkadaşlar her ikisinin de sınavlarına girerek bu lisansları alıyorlar. Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde yapılan işlerin eskiye göre daha çok kayıt altında olması gerektiği kurallar gereği istenmektedir. Örneğin uçak üzerinde değişen bir ampulün dahi depo çıkış belgesi, yapılan işin belgelenmesi için önem arz ediyor.

  

Gelişen teknoloji ile birlikte teknik ekibin yeni teknolojiye uyum sağlaması için sürekli bir

eğitim gerekiyor, neler söylersiniz?

Havacılık teknolojisinin, bizlerin ilk işe başladığımız zamanlar ile şu anda çok büyük farklılıklar var. Uçak teknolojisindeki gelişmeler, hem biz teknisyenlerin işini kolaylaştırıyor hem de uçuş ekibinin. Örneğin İstanbul’dan kalkan bir uçağın gideceği havaalanına varmadan havadayken arızaların ne olduğunu ve gideceği yerde gerekli parçaların hazırlanması gibi her türlü sıkıntı taraflarca uçak havadayken biliniyor; ona göre hazırlıklar yapılıyor. Yeni jenerasyon uçaklar daha çok elektronik anlamda çok ileri seviyelerde. Bu eğitimlerin alınması ve genel havacılık kurallarının öğretilmesi gerçekten çok iyi. Dolayısıyla eğitim sürekli olması gereken bir durum, yaşam devam ettikçe eğitim de devam eder bizim mesleğimizde…

Mesleki yaşamınızda eskiyle bugünü karşılaştırırsanız, neler söylemek istersiniz?

Önceleri uçak arızalandığında en az ilgili konuların tüm dokümanlarını alır öyle giderdik. AMM-IPC Wiring gibi kitapları kolumuzun altına uçağın başına gider, sayfaları çevire çevire bakardık. Şimdiki teknoloji ile cep telefonlarımızdan dahi bu bilgilere ulaşabiliyoruz. Bu da teknolojinin nerelere geldiğini bizlere gösteriyor. Bilgiye ulaşmak çok daha pratik ve çok daha ulaşılabilir durumda.

 

Peki bir teknisyende bulunması gereken özellikler nelerdir diye sorsam, neler söylersiniz?

Bir teknisyenin pratik bir zekâsı, el becerisi ve dili olacak. Bu meziyetlere sahip bir teknisyenin başarılı olmaması için bir sebep yok. Bizim işimizde pratik zekâ çok önemlidir. Bazen zamana karşı yarışırsınız. Işıldayan bir zekâ bu durumlarda hemen kendini gösterir, elin çalışma becerisi, takım edevatı kullanma gücü ve olmazsa olmaz İngilizce!  Ve çok önemli bir husus daha, kurallara uymak! Bizim mesleğimizde kurallara uymak çok çok önemli. Kitap ne diyorsa o. Kendi başınıza bir şey yapmanız, karar vermeniz mümkün değil. Kurallar bellidir, herkes için geçerlidir. Kurallara en iyi şekilde uyan, işini de en iyi şekilde yapmış olacaktır.

45 yılda çok birikmiş anınız vardır, bizimle ilginç bir tanesini paylaşmak ister misiniz?

Yıllar önce Samsun Havaalanı, Çarşamba’ya taşınmadan önce idi; F28 uçağımız pistten çıkmış ve burun dümeni kırılıp gövdeye ağır hasar vermişti. Bu iş için bir ekip oluşturulmuş ben de bu ekibin içindeydim. Ekip başımız Erhan İnanç ağabeyimiz vardı. Ekipte benden başka şu anda rahmetli olan Osman ve Ayaz arkadaşlarımız vardı.  Uçağın gerekli onarımları yapıldı, test uçuşuna çıkıldı uçakta herhangi bir sorun yok. Uçakta ilgili test pilotu Samsunlu Osman Nuri Kefeli kaptandı. Neyse uçak, belirtilen standartlarda hazırlandı ve ESB’de iniş kalkış tamamlandıktan sonra, Samsun’a döndü. Tabii Kaptan Nuri Kefeli, güzel bir gösteri yaptıktan sonra meydana indi. Bizler de bu uçakla İstanbul’a döneceğiz diye beklerken “Uçak İstanbul’a ferry uçuş yapacak” denildi. Neyse bu uçaktan iki saat sonra normal tarifeli seferle döneceğiz diye hazırlıklarımızı yaptık. Beklerken hava birden bozdu, bir sis bastı iki gün daha Samsun’da kalmak zorunda kaldık. Bu arkadaşlarımla hiç unutamayacağım anılarımdan biridir…

İşiniz aynı zamanda ekip ruhu isteyen bir iş… İşinizin işbirliği, güven, çalışma arkadaşlarıyla uyumu gibi konulardaki düşüncelerinizi paylaşmanızı istesem neler söylersiniz?

Havacılıkta özellikle bakım merkezlerinde ekip ruhu çok önemlidir. Ekip arkadaşları her zaman birbirlerini karşılıklı kontrol etmelidirler. Yapılan bir hata varsa beraber çözüme kavuşturmalıdırlar. Birinin görmediğini ekipteki diğer bir arkadaş görecektir. Onun için her zaman arkadaşını kontrol etmek, yaptığınız işi arkadaşlarınızın da gözden geçirmesi önemlidir.

 

Son olarak 45 yılı aşkın bir süredir mesleğin içindesiniz, emekli olmayı düşünmüyor musunuz?

Elbette düşünüyorum. Şu anda bulunduğum MNG Hava Yolları’nın yeni havalimanına taşınma işlemlerini bitirdikten sonra ciddi ciddi düşüneceğim. Ondan sonra en çok sevdiğim balık tutma işine kavuşmuş olacağım. Bahçe işleriyle bol bol uğraşmayı seviyorum. Doğa ve denize daha çok vakit ayırmış olacağım.

 

Şunu da söylemeden geçmiş olmayayım, şayet bir daha dünyaya gelsem ve bana sorsalar ne iş yaparsın yine bu işi yapar, yine çalıştığım arkadaşlarımla ömrümü tamamlamak isterdim. Bu meslekte bulunan herkese sağlık esenlik, ölen arkadaşlarıma, ağabeylerime de rahmet diliyorum.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği