Thumbnail
  • 23.01.2019

İçgörü anlamına gelen ‘InSight’ adlı çok gelişmiş yapay böcek, yakın bir zamanda Mars’a iniş yaptı. Mars’a gönderilen önceki iki aracın adları ‘Curiosity’ (Merak) ve ‘Opportunity’ (Fırsat). Diyebiliriz ki bu makinelere bu isimleri verenler sadece iki kelime üfürmemişler, ruhlarını yansıtmışlar.

Geçtiğimiz haftalarda InSight adlı çok gelişmiş yapay böcek Mars’a iniş yaptı. Bu başarılı iniş bilim çevrelerini ve insanlığı oldukça heyecanlandırdı. NASA’nın bir jestiyle 2.4 milyon insanın adını da Mars’a götürdü. -273 santigrat derecede (mutlak sıfır) 6 ay yolculuktan sonra Mars’ın bıçkın atmosferine gerdiği göğsü 1200 santigrat dereceleri gördü ve nihayetinde tüy yumuşaklığıyla kızıl gezegene indi. Bir de utanmadan fotoğraf gönderiyor… Neden bu kadar konuşuldu ve heyecanlanıldı diye düşünenler olabilir. Çünkü bir filmde izleyici, başka biri için fedakarlık yapan bir oyuncunun bu hareketiyle duygulanıyorsa bu, o kişi o fedakarlığı yaptığı için değildir. İzleyicinin o fedakarlığı yapabilecek erdemi kendinde gördüğü içindir. Çünkü onu yapan kişi de insandır ve izleyici de aynı kapasiteye sahiptir. İnsan ruhunun ulaşabileceği üst seviyeleri görmüştür ve o an insan olmakla gurur duyuyordur. Biz izleyiciler bu konuda neyin üst seviyesini gördük?

Sektörümüz havacılık ve düşünüyorum ki dergi okuyucularımızın çoğu uçakların hedefini nasıl bulduğu ve nasıl iniş yaptığı konusunda bilgi sahibidir. Genel bir ifadeyle uydulardan bulundukları konum bilgilerini alırlar, uluslararası bilgi düzeyinde konumlandırılmış istasyonlara göre rota çizilir ve uçağın işi bu rotayı takip etmektir. İneceği havalimanından dijital istasyonlarla çağırılır, yükseklik ve piste yaklaşma çizgisi ayarı verilir. Sonra pilot hüneriyle yere temas gerçekleşir. Yeryüzünde uçulan en uzak mesafe 13100 km civarındadır. Uçakların bu kadar bilgiye ve yardıma karşın inişleri esnasında yan rüzgar almaları durumunda çekilen videoları yüreklerimiz hoplayarak izliyoruz. Mars ve Dünya arasındaki mesafe ise en yakın olduklarında 55.000.000 km. Üstelik Mars Güneş etrafında çılgın bir hızla dönüyor. Uçağın ineceği pistin hareket ettiğini düşünün. inSight, Mars’ın atmosferine, ısı kalkanları 1200 santigrat dereceye çıkacak kadar hızla giriyor. Bizim sektörde ‘Hard Landing’ ya da ‘Overspeed’ dendiğinde çarşı karışır.

“InSight, önceki kaşiflerin aksine bir sonda aracı ve amacı Mars’ın yüzeyinin altında, çekirdeğinde neler olduğu, dünya haricinde kayalık bir gezegenin hikayesi ve geçmişi konusunda fikir toplamak”

Sadece bu olay NASA’nın matematik, fizik, malzeme, tasarım ve üretim bilgisi konusunda hangi seviyede olduğunu gösteriyor. Bu altyapının ve birikimin yanı sıra erdem diyebileceğimiz iki farklı özelliği ise hayallerini takip etmek ve merak. Mars’a gönderdikleri önceki iki aracın adları ‘Curiosity’ (Merak) ve ‘Opportunity’ (Fırsat). Evlada isim vermek ne demek anneler babalar bilir. Diyebiliriz ki bu makinelere bu isimleri verenler sadece iki kelime üfürmemişler, ruhlarını yansıtmışlar. 55.000.000 kilometre uzakta da olsa meraklarının peşinden gidiyorlar ve bunu bir fırsat biliyorlar. Hazreti Ali’nin öğütlediği gibi ilim Çin’de olsa peşinden gidiyorlar.

InSight, önceki kaşiflerin aksine bir sonda aracı ve amacı Mars’ın yüzeyinin altında, çekirdeğinde neler olduğu, dünya haricinde kayalık bir gezegenin hikayesi ve geçmişi konusunda fikir toplamak. Adının anlamı da burdan geliyor: İçgörü. Bu bilgiler Venüs’ün ve Mars’ın bir zamanlar Dünya gibi şen şakrak bir gezegen olduğu yönündeki teorilere ışık tutacak. Maden aramak ve değerli madenlerin Dünya’ya getirilmesi gibi resmi bir amacı olmasa da bulduğu durumda neden düşünülmesin. inSight’ın Dünya’ya dönme ya da bir şeyler getirme kabiliyeti yok. Ama bunu yapabilecek teknolojinin eşiğindeler ya da yolundalar. Bir önceki araçlardan birinin adı ‘Fırsat’ olduğuna göre fırsatları değerlendirirler.

Tüm bunlar bir yana uzayda ne kadar yol tepilirse, ne kadar deneyim kazanılırsa o denli ustalaşılır ve alt yapı oluşur. Bu alt yapı ve deneyimse daha uzağa, uzay yolculukları ve keşifler için kullanılabilir. Bilimkurgusal düşünürsek daha elverişli dünyalara göç etmenin anahtarı da olabilir. Dünya 5 büyük yok oluş geçirmiş. Sonuncusu 66 milyon yıl önce. 200 milyonluk dinozor hakimiyeti son bulmuş. Onlardan önce 4 büyük yok oluş daha var. Dünyanın ilki değiliz ve sonu da olmayabiliriz. Daha doğrusu Dünya’nın bize ihtiyacı yok, bizim Dünya’ya ihtiyacımız var ama buna uygun davranmıyoruz. Belki çocuklarımız huzursuz aile evinden kaçar gibi küresel ısınmayla kahrolan Dünya’dan bu alt yapı sayesinde kaçabilirler ve son 50 yıldır insanların Dünya’ya yaptıklarının kefaretini ödemek zorunda kalmazlar.

Bir sözle bitireyim: “Dinozorlar bir uzay programları olmadığı için yok oldular. Eğer ki biz de yok olursak bunun tek sorumlusu bir uzay programımızın olmaması olacaktır” demiş Larry Niven.

Saygılar.

 

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği