Thumbnail
  • 15.07.2023

Titanik’e Giden Denizaltı Neden Patladı?

 

Bundan tam 111 yıl önce yaşanmış trajik bir kaza bugün bile can alıyor.Titanik batığını incelemek için giden “Titan” denizaltısı geçtiğimiz günlerde ne yazık ki Titanik ile aynı kaderi paylaştı. Bugünkü yazımızda rotamızı göklere ve okyanuslara çevireceğiz.  Dünyanın en ünlü gemisi Titanik’e yolculuk yapan meşhur Titan denizaltısının talihsiz kazasını değerlendireceğiz.

 

15 Nisan 1912’de kuzey Atlantik okyanusunun derin sularına gömülen Titanik, bugün bile adından söz ettiren talihsiz bir gemi.Gelmiş geçmiş en lüks gemilerden biri olan bu dev gemi dönemin teknoloji harikası olarak kabul ediliyordu ve batmaz bir gemi olarak tanımlanıyordu. Titanik için söylenecek çok söz var ama bugünkü yazımız geminin kendisi değil onu keşfe çıkan yine ileri teknoloji olarak tanımlanan bir denizaltının talihsiz kazası. 2009 Yılında Stockton Rush isimli bir uçak mühendisi tarafından kurulan OceanGate firması uzun yıllardır derin deniz araştırmalarında rol oynayan bir şirket.Bu şirket aynı zamanda çeşitli batıklara turlar düzenliyor.Bunlardan en önemlisi elbette Titanik. Kuzey Atlantik Okyanusu’nun 3 bin 784 metre derinliğinde yer alan Titanik, günümüz denizaltı teknolojisi için bile riskli ve zor bir hedef. Ancak OceanGate firması Titan isimli denizaltısı ile birlikte tam 4 bin metre derinliğe erişebiliyor ve 5 kişilik mürettebatına 96 saate kadar oksijen sağlayabiliyor. Kazanın detaylarına inmeden önce başroldeki Titan denizaltısını daha yakından inceleyelim. Bu denizaltı sandığımız kadar yüksek teknolojiye sahip olmayabilir. 5 kişilik mürettabat kapasitisine sahip olan Titan, karbon fiber ve titanyumdan üretilmiş bir denizaltı. Araçta 2 farklı titanyum kapak yer alıyor. Bunlardan birincisi öndeki 380 mm kalınlığında acrylic gözlem panelini tutarken diğer kapak ise arkadaki kuyruk kısmında yer alıyor.Görev alanı gereği çok yüksek basınçlara maruz kalan, bu basınçlar altında gövde bütünlüğünü koruması gereken araçta karbon fiber kullanılması ağırlığı azaltıyor ve kullanımını daha kolay hale getiriyor. Aracın gövde bütünlüğü yine kendi geliştirdikleri bir RTM (Gerçek zamanlı takip sistemi) tarafından izleniyor.Bu sayede yüksek basınç altında gövdenin gerilimi, değişen basınç oranı ve aracın yapı bütünlüğü anlık olarak takip edilebiliyor. Elbette bu sözler firmanın paylaştığı sözler.

Sırası ile araçtaki eksiklikler

1-Kontrol Mekanizması

Eğer aklınızda devasal kontrol panelleri veya karmaşık kontrol mekanizması varsa yanılıyorsunuz. Bu denizaltını kontrol etmek için kullanılan standart bir Oyun konsolu kolu şaşırtıcı ama gerçek. Joystickleri değiştirilmiş bir Logitech marka F710 model bir oyun kolu, üstelik aracın içerisinde olası bir arıza durumunda manuel denizaltını kontrol edecek bir kontrol mekanizması bulunmuyor. 4 bin metre derinliğe dalan ve hayati önem taşayan bir aracın bu kadar basit bir sistemle yönetilmesi ciddi bir güvenlik eksikliği.

2-İletişim ve Navigasyon Sistemleri

OceanGate Titan denizaltısının dış dünya ile iletişim kurmak için starlink uydu internet bağlantısı kullandığını belirtti.Ancak herhangi bir GPS bağlantısı olmadığında ise bu denizaltı su yüzeyindeki komuta gemisinden gönderilen kısa mesajlar ile yönlendiriliyor. Yani bildiğiniz yazılı mesajlar ancak işin daha absürt durum ise bu sistemin Titan denizaltısının komuta gemisinin altındayken çalışması. 

3-Battı Şamandırası

Denizciliğe ilgisi olan çoğu kişinin bildiği bir basit araç vardır; ismi de “Battı Şamandırası”dır. Bu araç bir denizaltı battığında veya hareket edemeyecek durumda olduğunda aracın konumunu belirten bir yer belirleme işaretidir. Güncel tüm denizaltılar bu sistemle donatılmış ve aksi durumda yerleri bu cihaz sayesinde bulunabilir.Ancak Titan denizaltında kaza anında kullanılabilecek bu sistemde bulunmuyordu.

Peki gerçekte Titan denizaltısının başına ne geldi? Bu kadar eksikleri olmasına rağmen defalarca Titanik enkazını ziyaret etmiş ve başarı ile geri dönmüş bir araçta bu sefer ters giden neydi? Denizaltının enkazı kaybolduktan günler sonra Titanik gemisinin batığının 500 m uzağında bulundu.Yapılan incelemeler denizaltının “iç basınç” problemi yaşayıp katastrofik şekilde patladığını gösteriyor.Yüzeyin 3 bin 800 metre altında normal basıncın tam 380 katı bir basınca maruz kalan bir aracın patlama sebebi hakkında net bir bilgi olmamasına rağmen yüksek basınç altında bir çatlak veya bir sızıntı sebebi ile iç patlama yaşadığı belirtiliyor.

Çünkü daha önceki ziyaretlerinde tam 3 bin 600 metreye yakın derinlikte terleme yaptığı biliniyor. Ancak bunun yanında Titanik batığına çok yaklaşıp hasar alma ihtimali de var. Peki bu hasar alınırken veya çatlak sızıntı var iken RTM (Gerçek Zamanlı İzleme Sistemi) ne işe yarıyordu. Fakat 2018 yılında bu denizaltını incelemek için görevlendirilen bir denizaltı pilotu bu RTM sistemini olası bir hasarda patlamadan ancak milisaniye öncesinde aktif olduğunu görmüş ve uyarıda bulunmuştu. Böyle bir durumda da denizaltının güvenli bir basınç seviyesine yükselmesi imkansız hale geliyor; zira milisaniyeler önce bildirilen bir uyarının kazayı engellemesi sıfır. Bu sebep ile böyle basit tasarlanmış bir denizaltının 4 bin metre derinlikte görev yapması ve uyarılara kulak asmaması felakati tetikledi. Ne yazık ki havacılıkta olduğu gibi denizcilikte de bazı kurallar kan ile yazılıyor.

Peki uçaklarda seyahatlerin güvenli olması için hangi sistemler kullanılıyor?

Uçakların gövdesi içten dışa doğru olan basınç faklılıklarına oldukça dayanıklı uzun tüp şeklinde imal edilir. Uçak gövdesini basitçe plastik su şişelerine benzetebilirsiniz. Su şişesine dışarıdan baskı uyguladığınızda ya da içini vakumladığınızda fazla dayanım göstermeden hemen içeri göçecektir. Ancak içeriden şişirdiğinizde iç basınca oldukça dayanıklıdır.

Uçakların basınçlandırılma sistemini su şişesi örneğinden açıklamaya devam edelim. Şimdi plastik  şişeye güzel bir çiçek koyalım. Çiçeğin rahatça hava alabilmesi için şişeye ağız kısmından hava göndermeye başlayalım. Bir süre sonra plastik şişe içine dolan aşırı havadan dolayı basınca dayanamayıp patlayacaktır ve çiçek de zarar görecektir. Tabi ki bu olmamasını istediğimiz bir şey.

Patlamayı engellemek için plastik şişenin alt kısmına küçük bir delik açalım ve buradan  hava çıkmasını sağlayalım. Aynı zamanda plastik şişenin içindeki  basıncı ayarlayabilmek için bu kaçan havanın miktarını da bir valf ile ayarlayalım. Valfi fazla açarsak çok hava, kısarsak da az hava kaçacağı aşikardır.. Bu sayede plastik şişenin içindeki hem çiçeğe sürekli taze hava göndermiş, hem de aşırı basınçtan dolayı şişenin ve çiçeğin zarar görmesini önlemiş oluruz.

Uçaklar da tam olarak basitçe anlattığımız  bu şekildeki bir sistemle basınçlandırılırlar. Kabine sürekli taze hava göndererek kabindeki basıncın artması sağlanır. Fazla hava da uçağın arka kısmında bulunan outflow valve denilen valften dışarıya atılır. Kabin içi basıncını arttırmak istendiğinde valfi kısılır, Kabin içi basıncı arttırmak istendiğimizde valfi kısarız; kabin basıncını azaltmak istediğimizde ise ise valfi açarız. Tabii ki günümüz modern yolcu uçaklarında bu valf pozisyonu ve kabin basıncı bilgisayar kontrollü olan sistem tarafından ayarlanmaktadır

Outflow Valve Nedir?

Kabin basınçlandırmasının en güzel tarafı kabin içerisinde sürekli olarak taze hava akışının olmasıdır. Bu sirkülasyon  o kadar fazladır ki yaklaşık olarak her 2-3 dakikada uçağın havası tamamen değişmiş olur. Yani uçak kabinindeki havanın evinizdeki, ofisinizdeki havadan çok daha temiz olduğu söylenebilir..

Uçak üreticileri, uçak gövdesinin yapısal dayanımı ve insan sağlığını da göze alarak uçağın kabininin 8000 feet (Uludağ) civarında basınçlandırılmasına karar vermişler. Yani bu sayede uçağınız 40,000 feet gibi asla yaşayamayacağınız yüksekliklerde uçarken, sizler kabin içerisinde Uludağ’ın zirvelerinde geziyormuş gibi rahatça nefes alabilmektesiniz. Her uçak yolculuğunuzda bir kere Uludağ’a tırmanıp indiğinizi düşünün. Tabii ki Uludağ’a çıkınca ortamdaki  basınç değişiminden dolayı biraz kulak tıkanması yaşayabilirsiniz, kabinde de başınıza bu gelebilir, bu da normaldir.

Out Flow Valf arızalarında ayrıca güvenlik için hangi valfler kullanılır?

Positive Pressure Relief Valve (Pozitif Basınç Tahliye Valfi): Kabin basıncının dış hava basıncına göre çok yüksek olması durumunda pozitif basınç tahliye valfi açılır. Bu, basınç farkı 8,85 psi / 0,61 bar’dan yüksek olduğunda gerçekleşir. Uçak kabini bu basınca tekrar geldipinde otomatik olarak geri kapanır. Outflow valfinin arızalanması (kapalı kalması) durumunda olması muhtemeldir.

Negative Pressure Relief Valf (Negatif Basınç Tahliye Valfi): Büyük ihtimalle alçalma sırasında, kabin irtifası hala 8.000 fitteyken (normal durum), ancak uçağın kendisi bundan daha alçaktayken açılır. Bu, uçağın dışındaki basıncın içeriden daha yüksek olduğu anlamına gelir. Valf -1 psi / 0,07 bar fark basıncında açılır. Uçağın gövdesini ve kabinini yüksek basınçtan korur.

Peki kabine gönderdiğimiz bu hava nereden geliyor?

Uçağın kabinine gönderilen havanın nasıl temin edildiği uçakta kullanılan motor tipine ve modeline göre değişiklik gösterir. Biz hemen hemen tüm günümüz modern yolcu uçaklarının kullandığı Turbofan motorlarını örnek verelim. Birinci hava kaynağımız motorlarımızda bulunan hava kompresörüdür. Motorumuzun yanma odasına gönderdiği basınçlı havanın bir kısmını motordan alarak belirli işlemlerden geçirip nemini, ısısını ve basıncını ayarlayarak kabine gönderir.

Eğer motorlarda bir aksaklık olursa kabindeki yolcular sorun yaşamasınlar diye pilot gerektiğinde uçağın kuyruk kısmında bulunan APU adında yardımcı güç kaynağı ile gerektiğinde sadece elektrik ve hava temin edebilen küçük yardımcı bir motoru çalıştırıp buradan da kabine hava alabilmektedir.

Yine de buna rağmen başka sorunlar olmuşsa ve kabin basınçlandırılamıyorsa – bazen medyadan duyulan kabin basıncı düştü uçak acil iniş yaptığında baş üstündeki oksijen maskeleri düşecektir. Bu maskeler size uçak alçalana kadar gerekli oksijeni temin edecektir. Yani bir sorun yaşamamanız için herşey düşünülmüş durumda ve bu sistemleri ve komponentlerini sürekli kontrol eden, arızalarını gideren meslektaşlarımız olan uçak teknisyenlerinin bilgi birikimi sayesinde Korkmadan, güvenle uçak yolculuğunuzu tamamlayabilirsiniz. Herkese iyi ve emniyetli uçuşlar dilerim.

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği